yaşlanan İstanbul da
bende varım
yüzü çok kırıştı bu günlerde
İstanbul çok ağlıyor
denizleri yosundan çok
plastik barındırıyor
yeniliklerde var rengarenk ışıklar
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Ne zaman güldü ki İstanbul?
Susma İstanbul
Sevdalı gönlümle geldim kapına,
Serkeşhane bakma öyle İstanbul.
Meftunum muştuna kutsal tapuna,
Derdin nedir susma söyle İstanbul.
Nebi’nin gözdesi İslam’ın mülkî,
Vefanın belgesi şehr-i hakiki,
Sokaklar berduşsa suç bende mi ki?
Kaşın çatıp esme söyle İstanbul.
Ağlatma İstanbul piştim kavruldum,
Mecnundan Ferhat’tan beter savruldum,
Takatim tükendi sustum devrildim,
Yarama tuz basma söyle İstanbul.
Haliç durgun akar gözlerinde yaş,
Bu ne tasa gamdır böyle arkadaş?
Aklım boğuluyor duruşun ayyaş,
Gözyaşını kesme söyle İstanbul.
Ekinci biliyor derdini amma,
İzahı karışık biraz muamma,
Yeniden Fatihler doğurmaz sanma,
Bu garibe küsme söyle İstanbul.
24.03.2006
Ömer Ekinci Micingirt
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta