İstanbul’a göçmek gelenek oldu,
Eşi, dostu alıp geldik bu şehre.
Kıyıda köşede bir mezar kaldı,
Dedemide alıp geldik bu şehre.
Tarlayı, tapanı bırakıp kaçtık,
Dağları, taşları yel gibi geçtik,
Terkosun çamurlu suyunu içtik,
Kara lastik ile geldik bu şehre.
Bir ömür çalıştık betona verdik,
Toprağı kaldırıp saksıya koyduk,
Ağacı çerçeve içine aldık,
Mezara girmeye geldik bu şehre.
Pirinç bulacaktık, bulgurda gitti,
Huzurmuş, neşeymiş hepsi de bitti,
Memleket hasreti canıma yetti,
Yaşarken ölmeye geldik bu şehre.
Taşı ve toprağı altınmış meğer,
Bu altın insanın kanını emer,
Kişiye burada verilmez değer,
Taş kalpli olmaya geldik bu şehre.
Mustafa USTA’yım neler yapmalı,
Ekmeği arslandan nasıl kapmalı,
Ah İstanbul seni bütün yakmalı,
Ateşte yanmaya geldik bu şehre.
11.12.1997
Mustafa Usta2Kayıt Tarihi : 3.1.2007 15:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!