Saklı duvarlar arkasında haklı
Korkakların hep korkuları saklı
İstanbul’u geziyordum, dün gece
Heyecan, aydınlık her yerde ece
Çok yerler karanlık olmuş yazı çok hece
Artık sevda renksiz, hayat bir bilmece
İstanbul’u özlüyordum her gün, her gece.
Hepimiz sevgisiz olmuş bir gülüz
Kötüye, yanlışa gülmüş hep yüzümüz
Sevgisizlerin doruk noktası sen İstanbul!
Umursuzluğa düğümlenmiş,
Duyarsızlığın son noktası
Umut mor, siyahtı gece
Maviye yol yeşilimsi bütün manavlar
Emektendi orta yarısı
Binlercesi her an harıldayan
Karbon monoksit soluyan araba
Her hasta hep hasta insanlar kuyruklarında
Yaşlısı emeklisi genci
Her kesim hasta gösteriş kıskancında..
Sen ki buruk bir şarap,
Sen acı bir tebessüm,
Gülmeyi unutmuşların orta yeri
Sen düş kuraklığımın son durağı;
İstanbul
Neden bakmak istemiyor kız kulesi?
Sevinemiyor adalar
Galata kulesi, orası burası
Neden hep senden yana?
Neden İstanbul?
Martılar niçin beyaz değil?
Deniz maviyse
Kum beyaz
Neden o İstanbul eski İstanbul değil?
O gülen yüzler
O çığırtkan bozacı,
Ne söylediği beli olmayan eskici,
Sultan Ahmet’teki şerbetçi
Senden ayrıldılar çok olmadı.
Neden
İstanbul?
Sen İstanbul
Seni sevmenin bir bedeli var
O bedeli, ben çoktan ödedim İstanbul...
Kayıt Tarihi : 30.4.2008 21:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İçinde her renkten acıların yaşandığı İstanbul üzerine güzle bir şiirdi. sevgili
Alirıza dostum.
Sevgiler.
TÜM YORUMLAR (2)