Hangi ayazmadan su içsem
Başında kaç batın
Susuzluktan ölmüştür
Irıpları çekmeyegör
Boğazda her balığa
Bir orospu gömülmüştür
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Güzel bakan güzel görür. İstanbul a güzel bakmak lazım
İstanbula bu kadar yatırım ve sonrası gelen güzellik manevi havası çOk güzel tarihi eserler ve türbeler ve hazireler****imkanım olsaydı ....boğaz kıyısını iki tarafını park yapardım başka ülkelerde gördüm şehrin çarşıları park dolu mesafelerce sadece İSTANBULU DEĞİL diğer şehİrilerimizide bizde şehirlerimiz ne yazik ki minyatür park...ŞANLIURAFNIN BİRECİK İLÇESİ BİR İSTANBUL OLABİLİR İSATNBULA YATIRILAN HİZMET BURAYA YATIRILSA %50 ZEUGMASI GRANİT KAYALARI GENİŞ FIRAT NEHRİ İKİZ TEPELER BİRAZ TARİHİ ESERLERİ BAHÇELERİ*************SAYGIYLA
İstanbul bu kimi nalına kimi mıhına vurur. ama şurası gerçek İstanbul'a gece nur yağar sabaha kadar gündüz kir yağar değerler doğrudur.
Siiri okudum tam yorum yapmaya niyet ettim ki Onur Hn. guzel bir siiriyle yorum yapmis Bize soz kalmadi ama sunu demeden de gecemiyecegim bir siirde nedense mustehcen kelimeleri bir turlu sevemedim ki bu siir bir hiciv de olsa ,yani sair mustehecen kelime kullanmadan da cok guzel siirler yazabilir kanaatindeyim. Saygilarimla,Suayip Resadoglu
DÜŞ GÜZELİ
Bir zamanlar göz alıcı sultandım
Hayale sığmayan muhteşem dilber
Yemyeşil gözlerim mavi elbisem
Topuklarımda sapsarı saçlarım
Beyaz tenim pespembe yanaklarım
Kıpkırmızı gülümseyen dudağım
Kızlarla oturur gergef işlerdim
Kafeslerden sokakları gözlerdim
Faytonum kapıda hazır beklerdi
Uşağım dadım emrime âmade
Her akşamüstü seyrana çıkardım
Etrafım mimoza erguvan lale
Şarkılı şiirli sandal sefası
Söyleşerek martılarla oynardım
Dalar gider gurubu seyrederdim
Bir taraftan soğuk şerbet içerdim
Ballı ayva tatlısını severdim
Bir de Şehzade Fatih’i hem nasıl
Masal Kızı Düş Güzeli’ydi adım
İlham verirdim rüyalar süslerdim
Peygamber müjdesi hayal ülkesi
Yeryüzünün gözbebeği arzusu
İslam cengâverlerinin ülküsü
Bense umutla Türk Sultan beklerdim
Kavuşmamız öyle kolay olmadı
Kaç kere istedi beni babamdan
Kaç kez geldi kapımıza dayandı
En nihayet oluk gibi aktı kan
O beni topla tüfekle kazandı
Gemileri dağlar kayalar aştı
Derya değil karaları dolaştı
Kara sevdalı âşıklar buluştu
Nasrani’si Müslüman’ı karıştı
İki kıta sevinç ile sarıştı
Eli mahkûm babam ister istemez
Teslim etmek zorunda kaldı beni
Çağ kapatıp çağ açan kavuşmamız
Tellallarla dört bir yana yayıldı
Ulema sultan ve saray erkânı
Halk ile toplandı nikâh kıyıldı
Tez elden bir düğün dernek kuruldu
Tam kırk gün kırk gece şenlik ve şölen
Gazilerin yaraları kapandı
Şehitlerin bedenleri canlandı
Yerde gökte kim varsa bizi andı
Gayrimüslimler bile hoşnut kaldı
Olay kırk bir pare topla kutlandı
Yanımda çağın en büyük sultanı
Başımdaki taç onun armağanı
Kollarımda taş işli bilezikler
İncecik belimde bir altın kemer
Pırlanta yüzükler elmas küpeler
Yakut gerdanlıklar inci kolyeler
Gümüş nalınlar daha neler neler
Rengârenk kadifeler ipekliler
Dalga dalga saçımda sırma tarak
Dolaştım asırlarca salınarak
Yedi kat göklerde yerde anıldım
Seferlerle savaşla kazanıldım
Eyüp Sultan yüreğimde yatıyor
Evliyalar damarımda atıyor
Etim kemiğim veli şehit gazi
Zannettiler ki kolayca alındım
Önce taşradan bir akın başladı
Sırtlarında yorganları denkleri
En çok başlık parası bulmak için
Meşhur olmak için iş kurmak için
Önceleri makuldü istekleri
Sonra kem tıynette kişiler geldi
Gözünü para bürümüş insanlar
Yatırım adına talan başladı
Evlerimi başıma göçürdüler
Beni yerin dibine geçirdiler
Göklerimi o gök delenler deldi
Şimdi akciğerlerim delik deşik
Gözlerimi oyuk oyuk oydular
Yerlerine taşla cam doldurdular
Her yanımda kırık çıkık ve yanık
Vücudumda sayısız yara bere
İki büklüm oldum yaklaştım yere
Gömülmem çok yakındır bir depremle
Her sabah vızır vızır caddelerim
Yollarım sokaklarım telaş dolu
Herkesin derdi var başından aşkın
Nefsi nefsi kırış kıyamet mahşer
İyilik yerine çöreklenmiş şer
Aralarında asayla gezerim
Ya Allah Ya Sabır selamet derim
Nezaket namına bir şey kalmamış
Hanımefendiler beyefendiler
Gidip gelmemekteler birer birer
Saygısızlar görgüsüzler artmakta
Geride kalan güzide kişiler
Kollarını bağlayarak bakmakta
Nerede o masum aşklar âşıklar
Cebi delik gariban sevgililer
Entel dantel sarhoşlar serseriler
Bütün mal varlığım yağma edildi
Saraylarım kasırlarım köşklerim
Konaklarım birer birer devrildi
Ne sandal kaldı ne kayık sefası
Ne esinti hava ne bad-ı safa
Bunaltıcı yazlar karlar ayazlar
Nerde koruluklar gümrah ormanlar
Birkaç çay bahçesi asık çehresi
Sonradan sonraya tek Piyer Loti
Artık ne şerefim kaldı ne de şan
Rüyalar perisi perli perişan
Varoşlardaki sefalet diz boyu
Yakarmada cümbür cemaat açlar
Nerde o kuyular nerde sarnıçlar
Nerde Mimar Sinan’ın duru suyu
Dürüst esnafın da değişti huyu
Her yer tıklım tıklım ticaret doldu
Mescitler camiler görünmez oldu
Üzerimde ütüsüz bir tuvalet
Kırışık yüzüme makyaj yaptılar
Buruşuk boynuma inci taktılar
Kaderimle baş başa bıraktılar
Onur BİLGE
Eee...Kültür Bakanımız dediğine göre,demek ki,istanbul 'öyle'bir düşmüş...Günleriniz,düşlerinizin gerçekleşmesi üzere gelsin!Saygılarım ve sevgilerimle...(MŞ).
İstanbul
Çağların görmekten korktuğu
Düştür
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta