Galata kulesinden, İstanbul'u seyrediyorum.
Bir ilkbahar günü, bu ne güzellik diyorum.
Boğazdan giren, büyük bir gemi görünüyor.
Denizde koşuşturan, vapurlara bakıyorum.
Martılar mavi denizde, kısmetlerini arıyor.
Sultanahmet gökyüzüne doğru, hükmediyor.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
İİİ:::Galata kulesinden, İstanbul'u seyrediyorum.
S:::Bir ilkbahar günü, bu ne güzellik diyorum.
T:::Boğazdan giren, büyük bir gemi görünüyor.
A:::Denizde koşuşturan, vapurlara bakıyorum.
N:::Martılar mavi denizde, kısmetlerini arıyor.
B:::Sultanahmet gökyüzüne doğru, hükmediyor.
U:::Kız kulesi deniz kızı olmuş, süslenmiş,
L:::Marmara'nın ortasında, tarihimizi anlatıyor.
D:::Eminönü kalabalık, insanlar koşuşturuyor.
Ü:::Galata köprüsünde olta atılmış,balık tutuluyor.
N:::Beyoğlu Beyoğlu,bir başka alem,
Y:::Şarkılarıyla türküleriyle,gönülleri süslüyor.
A:::Şişli düzenli temiz Avrupada, yaşıyor.
N:::Osmanbey güzel asaletini koruyor.
III:::Kıtaları bağlayan boğaz köprüsü,
N:::Bensiz olmaz,dercesine inci gibi süzülüyor.
E:::Üsküdar Şemsi Paşa'da, otururuyorum.
N:::Kıtaları bağlayan,boğazı seyrediyorum.
:::::Geçen bir şilep, olta atmış balıçı tekneleri,
G:::Sanki yüz yılları anlatıyor.
Ü:::Kadıköy Bağdat Caddesi, Moda'sı,
Z:::Beykoz üsküdar'dan,Heybeli ada'sı,
E:::Aşıkların mekanı güzel Çamlıca'sı,
L:::Bunlar Anadolu yakasının markası.
Ş:::Bazıları hayal kurar umduğunu bulur.
E:::Kimileri evi ocağı yuvasını kurutur.
H:::Mantıklı olmayan işi ve eşini unutur.
R:::Duygu ve mantık bir arada mutlu olur.
İİİ:::İstanbul'u günlerce anlatsam bitmez.
D:::Yazayım desem, sayfalar kağıtlar yetmez.
İİİ:::Bazıları yoksul, kimi hayal aleminde,
R:::Gezeyim göreyim desem,anılarım tükenmez.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
:::::::::y:ü:r:e:ğ:i:n:i:z:e:::s:a:ğ:l:ı:k:::::::::::::::::::::
:::::::::::::::a:l:i:::b:ö:l:ü:k:b:a:ş:ı:::::::::::::::::::::::::
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY TANRIM !..
İstanbul'uyum bu şehrehri gerçekleri ile bu kadar
Güzl anlatanı görmedim.Ağzına sağlık hocam.
Çok güzel 10 puan.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta