Düştüm yollara,
Götürdü bu yol beni,
Bilinmezler diyarına.
Aslında herkesin bildiği,
Gizemli şehir İstanbul’a.
Ama gene de,
Geze geze bitiremiyeceğimiz,
Hala bilinmezlik ve keşiflerin
Var olduğu İstanbul’a.
Her şehirden insan gelir buraya.
Kimi ev kurmaya,
Kimi gezmeye, dolaşmaya.
Ulaşmak ister insan,
Onun bağrında taşıdığı,
Tarihi olguya.
Doyulmaz inci misali Boğaz’ına,
Adası’na, Modası’na.
Ekmek kapısıdır,
Bir çok gariban insanımıza.
Ağır bir vebal ister,
Bu şehirde yaşamaya,
Sürekli taşırsın bu yükü,
Karınla, çocuğunla,
Dostunla, patronunla.
Yürüdüm sokaklarında,
Kucaklaştım,
Kimi mutlu, kimi mutsuz,
İnsanlarla.
Korku yer etmiş,
Bir çok caddesine,sokağına.
Var olan kapkaçı, hırsızı,
Ve dolandırıcısıyla.
En dingin zamanda,
Sabaha karşı vardım buraya.
Gördüm ki bu hali;
Sadece bankta yatan tinercisi,
Gökte uçan martısı,
Çayını yeni demlemiş kahvecisi,
Sokakları süpüren çöpçüsü,
Ve de seyrine doyamayacağımız,
O muhteşem boğaz’ı, denizi,
Nice demir atmış gemisi, yelkeni.
Aşık ediyor kendine,
Gördüğüm bu en son hali.
Kayıt Tarihi : 27.8.2006 20:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Vildan Bayraktar](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/08/27/istanbul-780.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!