Altın kemer takmışlar boğazın bir yerine,
Abide kondurmuşlar ünlü Beylerbeyi’ne.
En nadide eserler Topkapı’da saklanmış,
Erenler, evliyalar İstanbul’da toplanmış.
Ey İstanbul İstanbul hadisle kutlu şehir,
Sancağı, mehteriyle mutlu, umutlu şehir.
Sende Yuşa Peygamber, sende en güzel güller.
İşte bir sabah vakti çağrıda müezzinler.
Allah Allah sesleri yükselirken semaya,
Çekilir Eyüp Sultan ezanlarla duaya.
Deniz sakin yön çizer Hudai’nin yolundan.
Her ülke sarmak ister İstanbul’u kolundan.
Susar Karaca Ahmet günün bittiği yerde,
Nur yağar İstanbul’a göklerden perde perde.
Dünyanın göz bebeği bizimdir bizim billah.
Böyle güzel bir şehri gözetir yüce Allah.
Akikten gerdanlığı yakışıyor eynine,
Dalmışım cennet diyar İstanbul’un seyrine,
Gecesi ışıl ışıl, gündüzü ömür sunar.
Esmezse deli rüzgar surların nabzı donar.
Ümraniye haz bulur nazarlı bir bakışla,
Edalı kız gibidir Selimiye’de kışla.
Haydarpaşa’dan başlar İstanbul yolculuğu,
Onu görmek isteyen garda alır soluğu.
En asil lalelerin vatanı İstanbul’dur,
Tutuşan yüreklerin sevdası İstanbul’dur.
Sultan Ahmet laleyle bütünleşti severek,
Bir devre isim verdi lale devri diyerek.
Endamlı Hidiv Kasrı Çengelköy’ün sırtında,
Edâlı Dolmabahçe Beşiktaş’ın bağrında.
Süslüyor İstanbul’u boğazın incileri,
Hem Avrupa, hem Asya sıralanmış benleri.
Kanlıca’da aşıklar yelken açarken suya,
Çekmece koylarında zaman dalar uykuya.
Sultanların sofrası Çamlıca’da kurulur,
Katibimin türküsü Üsküdar’dan sorulur.
İstanbul sevda şehir ak günün eşiğinde,
Nice Fatihler yatar salında, beşiğinde.
Sevgi onda can bulur, canan ona ulaşır.
İstanbul, özlem olur kıtaları dolaşır.
Demir alır gemiler Kadıköy rıhtımında,
Hasret vuslata döner Atatürk limanında.
İstanbul’un güzeli Bakırköy’de oturur,
Sirkeci’nin treni acı çığlık tutturur.
Kızkulesi nazlıdır suların ortasında,
Renkler cümbüşe kalkar sahil ortancasında.
İstanbul ateş olur yürekleri kavurur,
Güneyden gelen meltem saçlarını savurur.
Ihlamurlar altında neşeli geçer yazlar,
Geceye eşlik eder gümüş rengi yıldızlar.
Ay buluttan sıyrılıp dolaşırken mehtabı,
İstanbul’dan açılır dünyaya sırlı kapı.
Güneş gurub olurken ufukladır cenginiz,
Hisarda gün batımı öze vurur sevginiz.
Heybeli’de söyleşir sazende güzelleri,
Saray bahçelerinde dem tutar bülbülleri.
İstanbul ‘un sevgisi gönüllerde birleşir,
Ona müptela olan onunla bütünleşir.
Dağları yeşil orman, bağları salkım söğüt,
Akşemsettin bu yerde Fatih’e verdi öğüt.
Yedi tepe üstünde yedi süreyya yanar,
İstanbul’u bir gören ömrünce söyler, anar.
Kaşları yay gibidir, kirpiği hedefe ok,
İstanbul’un üstüne bir başka İstanbul yok.
Çamur sırma sim olur Yavuz’un kaftanında,
Onu mübarek bilir alimin kır atında.
Bu derin felsefeyle gider Sina Çölüne,
Der, İstanbul gözümüz bu hep böyle biline.
Mavi gök, mavi deniz kucağında İstanbul,
Bir karede bin hayat İstanbul’da İstanbul.
Fatih Sultan köprüsü güzellerin güzeli,
İstanbul kara sevdam yeni değil ezeli.
Mahyalı camilerde geceler kandil yakar,
Burası Sultan Ahmet görenler hayran bakar.
Bu köprüler Osmanlı, bu minareler Sinan,
Rahat uyu türbende koca Sultan Süleyman.
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 22:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Rabia Barış](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/20/istanbul-593.jpg)
Güne, kelimenin tam anlamıyla zamanlaması bakımından güne oldukça uygun, çok da güzel bir şiir düşmüş. Söz konusu İstanbul olunca okumadan geçemedim.
Şiir uzunmuş gibi görünse de rastgele bir anlatımın olmadığı, kendini çok rahat okuttuğu, okumaya başlayınca görülüyor.
Dikkatimi çeken şu oldu.
Dörtlükler halinde yazılmış. Sanırım satır aralarını fazlalaştırmamak ve şiiri çok uzunmuş gibi göstermemek için böyle bir yol tercih edilmiş. Hâlbuki hakkını vermek lazım. Şiir okuyan, şiir seven şiirin kısalığına, uzunluğuna bakmamalı. Tamamını dikkatlice okumalı. Hele böylesine güzel yazılmış, İstanbul’u muhteşem anlatan müstesna dizeler asla atlanmamalı.
Şimdi gelelim tekrar dörtlük meselesine.
Neden dörtlük olduğunu kendimce tahmin etmeye çalıştım. Bana göre şiir, dörtlüklerden değil, beyitlerden oluşmuş.
‘MESNEVİ’ tarzına uygun. Beyit birimi ve uyak düzeni öyle diyor.
Zaten böylesi yazılmış ve şehirleri anlatan şiirlere “ŞEHRENGİZ” denilmekte. “Şehrengiz-i Bursa”, Şehrengiz-i İstanbul” denildiği ve bu tür mesneviler yazıldığı bilinmekte.
Bunun için bu şiir de beyitler halinde olmalıydı.
Bunun için şiirin başlığına “Şehrengiz-i İstanbul” dedim.
Böylesi güzel ve anlamlı şiiri için şairesini kutluyorum.
Günün Şiiri Seçici Kuruluna da teşekkürler.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
29 Mayıs 2016
Nur yağar İstanbul’a göklerden perde perde.
Dünyanın göz bebeği bizimdir bizim billah.
Böyle güzel bir şehri gözetir yüce Allah.
-------Rabia hanım çok çok değerli bir eser İstanbul ve arih adına muhteşem ,sizi ve şiirinizi kutluyorum saygılar sunuyorum.
TÜM YORUMLAR (15)