İstanbul,
İçe kapanıklığımı okşayan kadın
İlk titremem, terleyen utangaçlığım
Soğuk bir şafakta dayandım kapına
Sarıldım, traşsız gökyüzünün yanaklarına
Düşümde esrarengiz bir kuşatmaydın
Belirsizliğimde, bir sayfa beyaz Doğu
Bağırsaklarına kadar indim
Kalabalıklarına çarpıp deşmek için gizini
Ve tılsımını ifşa edeyim diye tarih kitaplarının
Sokaklarında yaraladım kılıçlarla dizimi
İstanbul,
Bir uzak elma şekeri,
Çocukluğumun kirli dudaklarında
Bir parça titrek mum,
Lambasız Anadolu yaylalarında
Şimdi sana geldim büyücek gözlerimle
Hep sana vurulmuştum
Kız Kulesine dadanmış bayat özlemlerimle
Neydi o vapur gezintisi?
Ne muhteşemdi dalgalar içinde
Sanki bir akşam, yeni doğuruyordu
Gökyüzünün kıpkızıl döşeğinde
Gözlerime demirlenmişti surlar, karşımda
Vagonlar inerken göğsümden birer birer,
Galata Kulesi aklımı çelerdi bin arşında
Başımı döndüren mavi nargilen
Tenime yapışan nakışlı mezar
İstanbul,
Sen, cesedime sığmayacak kadar asil
Ve ruhum senden alacaklı mağrur bir fakir
Değince ellerin mahcub tenime
Kalbimde yaşmaklı bir Doğu ezilir,
Bir İstanbul yeşillenir çoraklığımda
Çocukluğumu alır çöpe atarım.
(2005-İstanbul)
Necati SümerKayıt Tarihi : 19.4.2006 19:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

uğradığım sayfanızda
Bu güzel çalışma ile karşılaştım
Tebrik ediyor ve
Yaşayacaklarınız
Yaşadıklarınızdan
Daha renkli
Daha hareketli
Daha bereketli
Geçmesi temennisi ile
Doğum gününüz kutlar
Yüca Rabbimden
Sağlık,afiyet ve başarı dolu bir ömür
Niyaz ediyorum.
Osman ERDOĞMUŞ
SAKARYA
TÜM YORUMLAR (1)