çocukluğun
şen seslerini
duymaktı
İstanbul
varoşlardan
aydınlığa
çıkmak
masum günahkârların
umut kapısı
pişmanlık yuvası
Araf’tı
İstanbul
Hisar’dayım
sura
tuğra oldu
yüreğim
Anadolu’dan
Rumeli’ye uzanan
kandilim
karanlığın kalbinden
kelebeğin kıpırtısına
uçarken
bir arama ilkörneğinin
derininde
gizli mısraların
en dibinde
parlayan
hayal yurdu
Anka’sının
güvercine dönüştüğü
Süleymaniye’de
ezan sesinin
yağmuru
katıp peşine
ruhuma
üşüştüğü andı
İstanbul
zindan serinliğinde
nice aşkların
naftalin kokularına
sarındığı
tılsım sandığı
göklerinde
iyot esriği
duaların
arındığı
yarı masal yarı gerçek
bilmediğim bir dokunuş
kızlığa vedanın
gümüş sabahı gibi
bir Acıbadem
öze yolculukta
bir Yenikapı
renkleri kavrayan bir nakış
binbir baharım
Mısır Çarşı'm
kıyısında
aşıkları sevindiren
Kumburgaz’ım
Kınalı’m
bir Ak Şemseddin
rüyâsıydı
İstanbul
dokunaklı
gergefinde yaşamın
ihtişamın
eteğine sığınan
bir muhacir köy
bezginliğin Gültepe’si
çalıntı nefeslerden terkip
bir Çağlayan
gençliğimin
pervasız yanlarıydı
İstanbul
bir taze başlangıç
darboğazda bir köprü
bir Cankurtaran
çokluğun içindeki azalış
bir Küçüksu
çeyizimi sunduğum
Beyoğlu
kalbimin Fatih’i
bir âli varış
kazanmak istediğim
son yarıştı
İstanbul
ve
çoraklaşan ruhumun
Zincirlikuyu’sunda
vademi tüketirken
nükseden
bir ince rüzgar
kirpiklerimden sızan
son bakıştı
İstanbul
(Erzurum/08.04.2006)
Ayla OğuzKayıt Tarihi : 11.4.2006 15:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Mısralar kısa diye okumayacaktım; ne aptalca bir düşünceymiş meğer!..
Bu arada, küçük bir ricam olsun; şiirinizin farkedilmesi için başlığa biraz daha renk katabilirsiniz...
TÜM YORUMLAR (3)