Bir ara televizyonlarda yayınlanan bir reklamda kullanılan bir cümle çok hoşuma gitmişti. Diyordu ki reklamda “Dünyada sadece bir kentte bir kıtadan diğerine geçtiğinizde içtiğiniz çay hâlâ sıcak kalır.”
Evet, gerçekten de öyledir. İstanbul’da yaşayanlar ya da İstanbul'a gidip gelenler bilirler.
Şehir hatları vapuruna binip şöyle güzel bir yer seçtikten sonra elinde tepsiyle dolaşan garsondan bir bardak çay almışsanız ve bir de mevsimlerden kışsa, sıcacık vapurun içinde camdan denizi ve güzelim İstanbul siluetini seyretmeye dalıp o çayı zevkle içerken bakmışsınız ki karşı kıyıya geçmişsiniz.
Ama bu arada bir şeye dikkat etmek gerekir, seyre dalıp, çayınızı yudumlamamışsanız, vapur iskeleye yanaşırken bardakta kalan son çayı içerken ağzınızı yakabilirsiniz.
Tavsiyemiz yerinizden kalkmadan önce çayınızı bitirmeniz yönündedir, zevkle, keyifle…
Ne muhteşem bir duygudur, çayınızı yudumlarken kıtalar geçiyorsunuz. Dünyanın başka hiçbir kentinde, şehrinde, yöresinde bu duyguyu yaşayabileceğiniz bir başka mekân daha yoktur.
İstanbul, rüya gibi, hayâl gibi bir şehir... Bizler bu pırlanta kentin, İstanbul'umuzun kadrini, kıymetini keşke yeterince bilsek ve ona hak ettiği saygıyı gösterebilsek. 16.08.1987
_____________
Not: Bu yazı yazıldığı tarihlerde öyleydi lâkin şimdilerde (2015) ellerinde tepsiyle dolaşan o çay satıcıları yok olmuşlar.
Çayınızı kendiniz alıyorsunuz ama ince belli cam bardakta değil, kâğıt bardakta.
Gerçi bazı arabalı vapurlarda cam bardakta veriyorlar çayı ama biliyorsanız ve isterseniz.
Demem o ki çayın da o eski tadı kalmadı.
Vapurlar? Martılar peşlerinden geldikleri sürece güzeller. Bir de tabi çayı cam bardakta veriyorlarsa...
Ya İstanbul? Evet, o hâlâ güzel ve hâlâ ulaşılmaz güzelliklerin sahibi.
Kayıt Tarihi : 12.4.2016 04:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!