İşte bu gördüğüm İstanbul,
Denizin üstünde sis bulutları,
Halici ayrı, Sütlücesi ayrı,
Şu karşıda görünen kule,
Şehrin tacı… Galata diyorlar eskiden beri.
Öyle kalmış adı;
Gündüzü ayrı, gecesi ayrı.
Tanımıyor birbirini insanları,
Yine de çök bir köşeye,
Bulursun dertleşecek bir arkadaşı.
Hiç anlamadan yaşarsın,
Hayata dair ne varsa:
Sevgiyi, aşkı, entrikayı...
Eyüp, Eminönü, Topkapı.
Nice başların alındığı,
Sultanahmet Meydanı.
Tarihi yaşayan
Şehr-i İstanbul,
Yaşanmışlıkları, anıları,
Dar uzun sokakları, kaldırımları,
Hatta surları...
Çoğu zaman acıyı sahneliyor;
Yine de cennetim İstanbul!
Ömre bedel, insanı hep canlı tutuyor.
İşte bir sabah
Eminönü Meydan
Dinlenmiş konuşuyor.
Bir yanda.gökyüzünde uçuşan kuşları,
Diğer yanda deniz üstünde martıları,
Bankların üzerinde akşamdan kalmışları...
Yürüyorum...
Önce Galata Köprüsü,
Ardından Galata Kulesi,
Sonrası dümdüz yol.
Tek niyetim,
İnce belli, hafif demli,
Yanında cigaralı bir çay.
Şimdi Galata Köprüsü üstünde,
Gözümde İstanbul...
Bazen tüyler ürpertiyorsun eşsiz güzelliğinle,
Yeşerecek umutlar kadar,
Kaybolmuş hayatları da yaşatıyorsun içinde.
Korkutuyorsun beni sabahın ilk ışıklarında...
Hani çıkar mı karşıma akşamdan kalmış biri?
Keser mi raconunu? diye düşünüyorum..
Ya da bir hayattan bıkmış intihar eder mi?
Bilmiyorum.
Sessizce yanımdan geçen yüzlere baka baka,
Yürüyorum.
Her adımda biraz daha kalabalıklaşan şehir,
Dakikalar sonra,
İğne atsan yere düşmeyecek gibi.
Ve işte Karaköy,
Buranın vazgeçilmezi:
Karaköy Börekçisi...
Yine önünde bir kuyruk,
Sayki Ramazan pidecisi.
Aldım iki poğaçamı,
Yoluma devam ediyorum.
Galata Kulesi’nin dibinden geçiyorum.
İstikamet: Çiçek Pasajı...
Hayran kaldım bu manzaraya,
Galata’nın kokusuna...
Nelere şahit oldu;
Anca bildiğimiz kadarıyla.
Peki ya bilmediklerimiz?
Sır gibi saklı örülen taş duvarlarında...
Ayaklarım şimdi İstiklal Caddesi’nin başında,
Gençlerin ümitlerini var eden,
Ya da çalan...
Ömründen ömür götüren.
Sokak sanatçılarının,
Şirin ressamların,
Sesi güzel ya da değil,
Farklı kültürden herkesin ortak noktası.
Buradan sonra adres:
Çiçek Pasajı.
Beyoğlu sokaklarından,
Niyetine girdiğim ince belli,
Hafif demlinin yanına…
Belki kalırım,
İstanbul’un devamını,
Eskilerin ağzından dinlemek için,
Akşamına.
Alırım önüme bir küçük,
Vurup iki duble rakı,
Dinlerim sabaha kadar,
İstanbul’a olan aşkı.
KaLeMiNiN_ESiRi
Kadir KILIÇ
Kaleminin Esiri
Kayıt Tarihi : 23.1.2025 18:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!