İstanbul
Mabet ışığı martı çağrısı
Dolamış parmağını
dalgadan yeşillere
Gölgesi minare sakin
Kulesi sürgün münzevi
Bulvarlar kalabalık sahne
Hep bilinmeyen bir köşe
İçilmemiş çaylarıyla rüzgarlı bahçe
Çıkılmamış yokuşlar ne çok
Uğurlanmamış dostlar iskeleden de
Şairler kıyısında durgun
gün batımını gözler
Suyun vurmasını beton sahile
Devrilmesini gökdelenlerin
Bir miting bir meydan kalabalığı
İleri geri konuşmalarla hayata karşı
Ülke kurtarmayı ister her gece
Sözler düşer masaya
fatura ekmek reçete
Sabahı vapurdur
çalkalanır sislerde
Yorgundur fırın kepenklerinde
paslı gözleri
İstasyonda homurtulu isyanlar
Kayalarda yosunlu hıçkırıklar
Duyulmaz trafikte
bu senfoni de
Erguvanlar açtı mı bu sene baba
Yalılarla rakseden mayıs ağacı
Minyatür güzeli ece
Teleferik tellerine kuşlar konar mı
Etekleri köpüklü mavi saçarak
Semasını puslu yağmur içerek
Zikrini af diye dalga oyarak
dönüyor mu sular Kız Kulesi’nde
Yanıyor mu hâlâ Üsküdar’da
Çift kanatlı PVC pencere
Katipler yağmurda şimdi şemsiyelidir
Düşürmez kadınlar mendilleri de
Bıkmamış doğmaktan ama
Sığmamış da ölmekten
Taşmış kabristanları uzak varoş tepeye
Bir asker baba cebinde tütün
Bir de yeşil biçilmiş oğul saklar içinde
Ayla Abak
Kayıt Tarihi : 9.7.2021 10:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ayla Abak](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/07/09/istanbul-1863.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!