Istanbulu özledim.
vapur dalgalarını izleyerek
iki boğaz arasında ki o şehri
kıyılarında dolaşan yanlızlığı gözledim
anlamak mümkün tabi
balık sürüleri çoğalmış Haliçte
Galata köprüsü galata kulesine çatar
Hazerfen kanatlanmış kuş olmuş uçar
ahmaklar yeni isimler takar
güzelim boğaziçine
Boğaziçi köprüsüne
Fatihten süleymana kalktık
büryan kebabı yedik arada
Eminönü köprüsüne giderken
Rahmi koç müzesinden geçtik
Romalıların su kemerine de laf attık.
nedir bu diye...
sırma saçlı ince belli kalçaları büyük, gözleri aldı beni kız kulesi etekleri
karşı yamaçlarda fener alayları düzenlenir
bir görünür bir kaybolur kıyılar
Boğazda sandalla olunca
haliçe doğru uzadıkça
bir koku yakar genizleri
eyüpten aşağı bok deresi piyerloti imiş adası
külhan beyleri nereye gitti
nerede beyzadeler
istanbulun beyleri
hani orospuları nerede bu şehrin
evlere çekildi kapatılınca karhaneler
artık evden çalışıyor
baldırından beline kadar yırtmaçlı çengiler
iki meme arasında dolar koyar ipneler
İstanbul bakırköyden başlar
şişhaneden girip tophaneden geçer
edirne kapıya düşmesin yolun
Zircirlikuyu en güzel mezarlıktır mutlak
köprü ayağı pahalı kaldırımlarla kalabalık
köyleri çok bu şehrin
her bir yerinde bir anı
ortaköy en cafcaflısı
beşiktaştan vergi alacakmış Baskan
köprüde çıkardı bizi elma yanaklı baştan
Etiler TRT verelini Cevahir de biter gece.
pangaltıdan taksime yürürken
bir mayısta// başlar dik// saygı duruşunda
yürüdünmü beyoğlundan galatasaraya doğru
pasajlar sağlı sollu
iki yanındadır İstanbul
sabaha kadar içince barlarda
az aşağıda köşebaşında dır çorbacısı
O şehir canlıdır geceleri boldur ibneleri
yedi tepe yedide cami
gittiler geldiler çaldılar seccadeyi
simitleri kaptırılan martıları yok mu ama
son dakikada iskeleden ayrılmış vapura atırvermek kendini
kime çarptın yada kim tuttu kolunda düşmene kıyamadan
koşarak merdivenlerden üst kata çıkmak delice
içinden söylenenlerde fiyakası
nerde bulacağız böyle bir şehri
kim yazdı bu kadar şiiri yazıyı hikayeyi
İslambol şehirde/// adalar farklı
Aksaraydan başlar otuz ağustos kutlamaları
vatan caddesinden edirne kapıya doğru diktir başlar
Yeni kapıdan gece vakti meyhane çıkışında
Kumkapı açıkalarından arabalı vapurla geçilir Mudanya ya
İsmet paşa orada toka etti mütarekenin şartlarını
Anadolunun tamamı bizimdi.
Her yerinde ayrı bir emine
Ayrı bir çocuğa gebe
coştu sular bedenlerden
coştu // koştu elleri kelebeklerin peşinden
Sarıpınar kaymakamı ayakları sırtında 23 NİSAN
Şehzadeler düştü yola hepi topu bir ince bel
iki de fırıldak kalçaydı hayatın benim anladığım
kadın sesi kadın eli
kadındır hayatın kendi
sana hürmet sana minnet
elinden başlayıp orta yerinden geçerek
vardım ayak ucuna
ez beni...
üzüm gibi şarabımı verene dek
ANNENE, ANNENİN ANNESİNE
BİN HÜRMET.
Kayıt Tarihi : 19.7.2020 11:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Istanbul dan kadıköye geçerken martıların sesi. Vapurda simit gemiyi. Ve boğazı özledim işte.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!