Seyre dalar insan o büyülü görüntüde
Anılarını hatırlar, hesapsız çekip gidenleri
Acılarını tazeler boğaza karşı...
Vicdanını temizler belki güneş doğarken
Ya da yeni bir aşka sahip çıkar kız kulesinin gölgesinde
Ya insanı parçalar düşüncelerle ya da insanlar parçalarını bulurlar İstanbulun gövdesinde.
Gözleri görmez belki ama o deniz kokusunu hisseder karşı koyulmaksızın.
Balıkları sayar her ip çekildiğinde denize bakarken.
Bir balonun peşinde koşan çocukların sesine kulak verir
Belki bir topuk sesidir arnavut kaldımlarından akseden
Belki de bir simitçidir akşam 5 çayına yetiştiren.
Tango başlar Galata Kulesinin altında
Sonra meraklı bakışlar gezinir gözleri cevap ararcasına
Kimisi umursamaz bu tanıdık görüntüyü
Kimisi kazır hafızasına, anı anına anlatmak için yakınlarına
İstanbul burası, her köşesi bir sürpriz barındıran
Aşk vardır duvarlarında yaşanmamışlıkları hissettiren
Hasret vardır kokusunda uzaklıkları yakınlaştıran
Nefret vardır sokaklarında yaşam savaşlarını verdiren
Bir terkediştir İstanbul, bilinmeyene doğru hareket ettiren.
Ne masallara konu olmuştur taşıyla toprağıyla
Gözyaşları vardır boğazın sularında
Bir genç kızın hikayesidir anlatamadıklarından
Martılardır her sabah İstanbul’u karşılayan
Bir vapur sesidir kulaklara hoş bir seda gibi gelen
Duymaz alışan, farketmez sesini bilen
Yalanlar vardır kimine göre en doğru olan.
Saklar bütün sırları mühürdür köprüler
Şeref sözü vermiştir tepeleri birbirine, sığdırır içinde zengini de fakiri de
İstanbuldur burası ne arasan bulursun
“Taşı toprağı altın” demiş bilen biri
İnananı çoktur, yaşayanı yoktur.
Kovalar tezgahları insanlar ekmek parası için.
Herkese göre bir iş vardır İstanbuldakiler için,
Gemiler yanaşır, gezdirirler dünyadan gelenlere,
Dalarlar giderler o masalsı şehire
Neden sorma sevgisi için
Kalabalıktır ama nafile ona aşık için
Özler insan, ondan ayrı kalsın sadece bir dakika
Seneler gibi gelir geçer dolmaz süreler
Yalılar vardır kıyılarında tarihe karşı duran
İstanbul gibidir, sahibini anlatan
Nelere şahit olmuştur kim bilir, anlatmaz yaşatır duvarlarında
Mısralar olup dillere dökülür İstanbul,
Bir şiirdir yıllardır tamamlanamayan.
Herkese katmıştır bir şeyler, insanlıktır İstanbul’u tarih yapan.
Denizin rengi mavi ya hani, İstanbul’daki mavilerin en güzeli.
Sessizdir şehir, konuşmaz herkesle
Dinler hepsini çare bulmaz dertlerine
Kediler vardır sokak sokak koşturan,
Eminönü ‘nde balıkçılara yalvaran
Moda’dan bir yelkenli açılır akşamüstü
İstanbul’u uğurlar güneş alçalırken gökyüzünde
Üsküdar’dan bir kayık kürek çeker aynı zamanda
Unutturur tüm tasayı, derdi çalarken müzik Boğaz sularında
Son durak Kanlıca’dır, inen olmaz o durakta
İstanbul böyle bir şehir, gören vazgeçemez asla.
Kayıt Tarihi : 26.5.2010 00:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!