İstanbul Şiiri - Osman Bulut

Osman Bulut
694

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

İstanbul

Peygamber’in verdiği o müjdeyle
Eriştin devlete fakir İstanbul…
Kuran’da anıldın “Güzel Belde”yle
Sendeki bu talih nedir İstanbul?

Aşkın asırlarca yaktı cihanı,
Sana bağlanmayan var mıdır? Hani?
Bir tek Fatih Sultan Muhammed Han’ı
Alamadın o gün esir İstanbul…

Bitirdin kurtlarla yaptığın dansı,
Yirmilik Fatih’e tanıdın şansı.
Taçlanarak İslam ile, Bizans’ı
Sonunda eyledin sinir İstanbul…

O gün gemilere yol verdi dağlar,
O gün ilkbahardı, gül verdi bağlar
O gün birbiriyle çarpıştı çağlar
O gün doğdu yeni devir İstanbul…

Genç Fatih’e yemin oldun, aht oldun
Al-i ecdadına güzel baht oldun.
Osmanlı Mülküne pây-i taht oldun
Titrettin dünyayı tir tir İstanbul…

Şehidin çok Yaratan’a can satan
O canların bedelidir bu vatan.
Yaşayandan fazla bağrında yatan
Dört bir yanın; türbe, kabir İstanbul…

Ulubatlı burçlarında can verdi
Hilâl’e sarılıp murada erdi.
Kimlermiş; Sen gördün, kainat gördü
“Güzel ordu, güzel emir” İstanbul…

Canan sana denir, can sana denir,
Uğruna bir ne ki bin kurşun yenir.
Uzaklardan sana bakar imrenir
Diyarbakır-Balıkesir, İstanbul…

Beş yüz elli yıldır bizlere yarsın,
Bizler bahtiyarız, sen bahtiyarsın.
Bir eşin benzerin olmasın varsın,
Kâfidir aleme tek bir İstanbul…

Dersaadet, Pâyitahtı Saltanat,
Dergah-ı Mualla ne hoş, yüce ad
El Mahsura, Asitâne, Çargrad,
Sana ait bunca tabir İstanbul…

Camilerin pırıl pırıl, rengarenk
Var mı bilmem Süleymaniye’ne denk?
İnletir semayı tek ses, tek ahenk
Beş vâkitte otuz tekbir İstanbul…

Sert taşlara işlenen kitabeler,
Rükudan secdeye varan cübbeler,
Dua eden el misali kubbeler,
Sinan’a çok müteşekkir İstanbul…

Malzemesi toprak, taş ile suydu
Ustanın elinde mükemmel uydu.
Göğsündeki iman çimentosuydu
Zekâsı demirdi demir İstanbul

Meşhur sarayların, köşklerin ile
Asırlar boyunca destansın dile.
“Gören şöyle dursun görmeyen bile”
Takdir eyler seni takdir İstanbul…

Hala gök kubbende Bâki’nin sesi
Mustafa Itri’nin “segah” bestesi
Kültürün, sanatın gerçek adresi
Evvel Bağdat idi âhir İstanbul

Aşka susadıkça suladı seni,
Ağladın şiirle beledi seni.
Diline, gönlüne doladı seni,
Gelmiş geçmiş nice şair İstanbul…

Özün kabarmaktan mutlu şen gibi
Pişmedi dillerde kimse sen gibi
Gönül teknesine girdin un gibi
Çok yoğruldun şiir şiir İstanbul.

Sevmeyen sevgiden yana ya hasis
Ya da çökmüş yüreğine duman, sis
Varsın birisi de yersin yok beis
Methin eyler onlarca pir İstanbul…

İşgâle uğradın ıslandı gözün,
Kükredi Akifler güldü gül yüzün.
Çok şükür pek fazla sürmedi hüzün,
Parçalandı paslı zincir İstanbul…

Bizler çıkarmadık yüzünü kara,
İşgalci düşmanı ettik maskara.
Mührü devraldıktan sonra Ankara,
Gönüllerde büyük vezir İstanbul…

Tarihine ışık tutan belge, iz
Bu günlere taşıdığın o çeyiz.
Hizmetinde iki muhteşem deniz
Bu yüzden pir-ü pâk, tahir İstanbul…

Asya’yla Avrupa el ele artık,
Sevda nedir? Gelsin görsün her aşık
Boğazını saran çifte gerdanlık
Vermez sana gurur, kibir İstanbul…

Kendini devlete, halka adarsın,
Tıkır tıkır ücret, vergi ödersin.
Sanayide, ticarette lidersin
Yoktur senden iyi tacir İstanbul…

İsmin Hakkari’de, Muş’ta okunur
O yöreler talihinden yakınır.
Seksen ile her gün hayrın dokunur,
Kazanırsın bol bol ecir İstanbul…

Köyler, kentler terk edilir uğruna
Gerek kalmaz davetine çağrına.
Geleni basarsın müşfik bağrına
Düşünmezsin yasak, tedbir İstanbul…

Altın bilir toprağını, taşını,
Senden umar ekmeğini, aşını.
Sen süslersin bu milletin düşünü
Hayalleri sana dair İstanbul…

Bazen Göz’ü oldun hasret selinin,
Derdini söylettin gönül telinin.
Yedi sene yol bekleyen gelinin
Az değil gördüğü cevir İstanbul…

Yıldızın barışmaz huzur bozanla
İç içe yaşarsın çanla, ezanla
Parçaları birleştirdin özenle.
Şimdi tama erdi kesir İstanbul…

Genç Osman’ı yiyen kurtları bile
Besledi emsalsiz şefkati ile.
Az değil gördüğü, çektiği çile
Bu yüzden çok müteessir İstanbul…

Sirkeci’nde balık ekmeğin yesem
Yanına bir kuru soğan istesem.
Kurulmuşsun “Yedi tepe”ye desem,
Varoşların çok incinir İstanbul…

Dünya kültür başkentidir son namın
Hani nerde adı Basra’nın Şam’ın.
Dolar taşar; Havran, kilisen, camin
İşin; dua, ayin, zikir İstanbul

Geçmişinde imparator, kral bol
Doğuya batıya sen verirsin yol
Bir başkent lazımsa dünyaya sen ol
Böyle söyler akıl fikir İstanbul

İman ile buldun gücü kudreti
O gün bu gün eksiltmedin gayreti
Sana vermiş bunca şanı şöhreti
Yaratan her şeye kadir İstanbul

Kimi Boğaz’ında sefaya çıkar
Kimi Gülhane’nde keyfine bakar.
Sende daha mutlu, daha gür akar
Zaman dediğimiz nehir İstanbul..

Bülbülün nezdinde gül diyarıdır,
Yaşayan Türkçemin söz pınarıdır,
Bizlere Fatihin bergüzarıdır,
Yurdumun medar-ı iftiharıdır,
Bizans ile Roma’nın mezarıdır
…..
Dünyanın en güzel ihtiyarıdır,
Yirmi beş asırlık şehir İstanbul…

Sevdana tutulmuş bu Osman senin
Kabul buyurursan; şeref, şan senin.
Saray senin, konak senin, han senin
Kul sadece bir misafir İstanbul…

Osman Bulut
Kayıt Tarihi : 25.5.2010 23:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Bulut