bu şehrin arka bahçelerinde
yoğun,nemli havanın etkisi ile
çürümüş bahçe duvarının üzerine tünemiş
şehrin aslında tek yerlisi olan kumru.
sabahın erken saatlerinde
o hiçbir yapıtta ve eserde
kullanılmamış sesi ile
bozuyor sessizliği
asırlardır
şairlerin,düşünürlerin
ilham kaynağı memleket
herkesin anlattığı ancak anlayamadığı
yaşadığı ama bu şehirliyim diyemediği
efsane
bitmeyen şarkı
melodisi güzel ama
sözleri berbat bir şarkı
istanbul.
ey sokaklarında yalın ayak gezen adam
memnun musun şehrinden
uğruna gençliğini verdiğin
söyle bu şehirlimisin.
bir kumardır istanbul
oynaması güzel ama
kaybetmesi muhtemel istanbul.
Kayıt Tarihi : 23.1.2010 14:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Tekin Akay](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/01/23/istanbul-1176.jpg)
Ferklı bir pencereden farklı bir
stilde istanbul düşünceleriydi.
Renk katmak amacıyla
başka bir pencereden, başka bir stille yazılmış istanbul'u paylaşmak istedim
tebrikler usta kaleme...............halilşakir
*İstanbul Anlatılmaz
Bir şâhâne bestesin, sen ey güzel İstanbul,
Dillerden hiç düşmeyen, hoş bir terâne gibi.
O füsûnkâr bakıştan, beklerim hüsnü kabûl
Döndürüp durma yeter, çılgın pervâne gibi...
Ne tarihler gördün sen, kaç devlet geçti senden?
Uygarlık şerbetini kaç kültür içti senden? .
Kaç dil konuştun söyle, kaç millet göçtü senden?
Ne alperenler çıktı, nice rindâne gibi...
Bir, o cennet misâli Gülhâne parkındayım,
Bir, ada vapurunun yandaki çarkındayım,
Tanrının emeğinin billâhi farkındayım.
Esrârına râm oldum, tam âşıkane gibi...
Fâtih' ten seyrederdim Saraçanebaşı' nı,
O mücessem camiler...Ve dikili taşını.
Karaköy, Dolmabahçe, sonra Beşiktaş' ını,
Konuşurdum Boğaz'la, deli divâne gibi...
Martıların çığlığı kulakları keserdi.
Camide güvercinler, yem atmazsan küserdi,
Boğazdan İstanbul' a, tatlı bir yel eserdi
Afâkı kokuturdu, tazecik nâne gibi...
Âşiyan' dan seslenir, tüm şeydâ bülbülleri,
Yedi tepeden tüter, yediveren gülleri.
Açar, kilitli duran kapanmış gönülleri
Çok güzelsin İstanbul, dillerde nağme gibi...
Sen ey efsunlu şehir! Ben hep sana uyardım,
Kalamış'ta yatıp bir, tatlı huzur duyardım.
Boğazı Emirgân'da, peymâneye koyardım,
İçerdim yudum yudum, hem de mestâne gibi...
Gökkubbesi her mevsim, gökkuşağı kuşanır.
Eli kalem tutanlar, kâğıtlara döşenir.
İstanbul anlatılmaz, o sadece yaşanır.
Korunur kem gözlerden, cansiperâne gibi...
İstanbul/Fatih - 2008
Halil Şakir Taşçıoğlu
TÜM YORUMLAR (1)