Issızlık, ıssızlık ve yine ıssızlık,
Bir çayın başında, bir dağın seyrinde
Mahrumiyete gömülü diyarın yerinde
Kuşlar pandomimle anlaşırken
Beni,
Yayılan kötü huylular gibi
Kuşatan ıssızlık...
Kimisi ıssızlığın beni delirteceğini
Kendinden emin edalarla öne sürerken
Ben tecrübelerimle beni yücelteceğini
Hatta öbürlerinin, nasibini isteyeceğini
İddia ederken,
Büyüyen, çoğalan ve hücre hücre
Dağılan
Issızlık.
Yalnızca göz hizamı değil
Kainatı ve intizamı da seyredururken
Sahnemi renk kırılmalarıyla
Boyayan ıssızlık...
Issızlık türedikçe
Ellerin tersiyle itilmiş diyarda
Ellerim tersiyle ittiklerinde cevheri buluyor.
Issızlık türedikçe
Uğruna uğraşılanların faydasızlığı
Zihnime dokunuyor.
Issızlık türedikçe
Sayıyorum sesin benden çaldıklarını.
Issızlık türüyor ve ben bayılıyorum
Geri alır almaz
Ellerimdekilerin benden aldıklarını.
Issızlık bana yön oklarını çeviriyor
Alemden nutfe olan kendimin
Ruhî sandukasında dedektifim artık.
Sandukamı aramak ablukamı deviriyor.
Gündelik ihtirasları
Sesin girdabında bıraktık.
Kayıt Tarihi : 22.4.2025 14:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!