Eksik tercüme edilmiş masallarla uyutulan sokaklar, günbegün büyüyerek şuh bir ifadeye büründüler bugün. Bir şehrin ar damarı çatladığında, gece de terbiyesizliğin sınırlarını zorluyor işte. –ki yıldızlar, utancından yerin dibine giriyor neticede!
Muhtevası derin bir hüznün bağrına indim, diyorum
Kime sorsam “Yağmurdandır!” diye yanıtlıyor
Yalvar yakar geçmişim tenime uygulanan ambargolardan
Susuzluğum almış yürümüş!
Adeta göğsümde seraplarla bezenmiş bir çöl büyütüyorum
Gariptir ağzımdan ne zaman çöl lafı çıksa
Öcüne sadık akrepleri haliyle de yelkovanları anımsıyor
Vaktimizin makasla kesilircesine anbean kısaldığını
Bize biçilen vadenin birkaç beden küçüldüğünü düşünüyorum
Unutulmaz bir adam olmak için dünyanın dimağında
Evrenin zihninde yer edeyim maksadıyla belki de
Önümdeki bütün gösterişsiz ecelleri ekarte ederek
Kendime muazzam bir son hazırlıyorum!
Sabredip de deccalla burun buruna geldiğimde
O kötü fotofiniş esprisini dizginleyerek
Kıyamet senaryolarına ne denli hazırlıklı olduğumu
Mahşeri en doğru şekilde benim idrak ettiğimi
Bu olağanüstü toplantıya mecburen katılan tüm doğaya
Avuçlarımı göğün en mahrem yerine doğru kaldırarak
“Ben haklıydım!” diye haykırırcasına kanıtlıyorum!
Hayat, restorasyon sonucu hileli bir menfaat çarkına çevrilirken
Ben de aksiyonu oldukça yüksek yazgım sayesinde
Şeytanın bacağına attığım o centilmenlik dışı tekmenin de
Hiçbir batıl inanç tarafından yadsınamayacak katkısıyla
Kıyasıya yaşamak mahiyetinde bir şans daha kazanarak
Acemi jiletlere ait vasıfsız dokunuşlar…
Dili tutuk tabancalar…
Efsunlu mermilerin ten kokuları…
Ve faili meçhul korkular ışığında kaleme alınmış
İstanbul-Buenos Aires arası tertiplenen her serüvende
Umumiyetle aranılan, tek isim oluyorum!
En acısı da şu ki;
Galiba bir daha asla canımı acıtamayacaksınız!
Evet, kının hançerine duyduğu o talihsiz aşktaydım
Ölümün içten içe ömrüme dair beslediği hislerde
Ya da toprağın benim leşimle beraber kurduğu inorganik bağda
Fena sulardaydım!
Atlantik, kan dolaşımıma hizmet veren dehlizlerde usulca süzülürken
Hücrelerimde bir sevda filizlenmişti size, tam da kışın ortasında
Malum ya botanikten bihaberdi bizim yüreklerimiz
Yalanım varsa, kelimelerim zehir zakkum olsun bana!
Ruhuma takdim edilişiniz hâlâ aklımda
Nasıl güzeldiniz, kılıç altından geçirilirken dahi
Sanki camdandı saçlarınız, kırılgan
Gözleriniz simetrik açılmış iki yarayı andırıyordu suretinizde
Bakışlarınızın kanayışı belki de hep bu sebeptendi
Militarist tavrını asla zedelemeyen tebessümünüzle
Kaşlarınız çatılmış tüfek gibi -cephede
Tetikte kirpikleriniz!
Ve Arjantin iliklerine dek hissederken yok olma tehlikesini
Gayet soğukkanlı görünmekteydi cesediniz
Evita’nın devrim uğruna aksattığı tango derslerinin
Maradona’nın Tanrı’yla el sıkışarak attığı tarihi golün
Ve gümüş gözyaşlı ülkenizin üzerine ant içerim ki
Adınız Madam, bir şarap markası kadar davetkârdı o gün
Her telaffuzumda bordo bir leke kaldı dudaklarımda
Siz yok musunuz siz ah, Olivia!
Bıçak sırtı bir hikâyenin iki yüzüydük artık sizinle
Öyle ki dosta düşmana kayıntı olmuştu;
Hani Azrail’in düzenlediği o maskeli balodaki ikiyüzlülüğümüz!
-Bana öyle bir zaman kipi bulun ki, içinde hep Sen olsun!
-Peki sonra?
Hafızanızı biraz daha zorlamanızı önemle rica ediyor
Ayrıca da size boyumdan büyük yeminler ediyorum, uluorta
Kuran’a el basan, icabında gönül koyan bu aşk
“-Ben bir arkadaşa bakıp hemen çıkacaktım” replikleri savurmaya
Ya da sessizliğin adabı bozularak sohbet üretme çabalarına
Hatta koskoca bir muammaya dönüşmüşse
“-Yok yok siz beni boş verin
Ben efkârımı yapıp giderim!” ise biraz da
Her şey pamuk ipliğine bağlıysa
-ki trikotaj; gazetelerin hafta sonu ekleriyle dağıtılan
Türkçesi bir hayli yavan olan o sözlüklerde
Çok da rağbet görmeyen bir kelimeyse!
Özgürlüğümün sürdürdüğü hak hukuk mücadelesinde
“-Bu da kader işte, takdir-i ilahi!” demek için
Sabıkası temiz olan en az iki meleği şahit yazdırmak gerekiyorsa
En ufak tereddüdünüz olmamalı bence, sol yanımı ezerken
Keza benim yalnızlığım tedavisi şart olan bir evreye girdi
Önceden, yani şarkılar henüz bana tesir edebiliyorken
Henüz hasar tespit sürecim tam manasıyla başlamamışken yani
Size az kullanılmış bir mucize armağan edebilirdim farz-ı misal
Fakat dedim ya, muhtevası derin bir hüznün bağrına indim
Talihsizliğim yedi düvelin lisanınca bilinmekte
Ve şimdilerde, kıtalararası bir çekimle bağlandığım siz
Karşıma dikilip de milyon tane tehdit savururken
Canımı en ufak ölçüde acıtamıyorsunuz!
-Geçti Madam, hepsi geçti…
Özgür Gümüşsoy
Kayıt Tarihi : 5.10.2020 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.