Ülkesinde aç, perişan, yalınayak dolaşan
Bazen dövülen bazen itilen, bazen kovulan…
Kimliği, dili inkâr edilen
Umutlarında özgürlük büyüten küçük çocuk
Bakışlarında alev, ateş,
Gülüşünde hüzün,
Yüreğinde acı…
Gözlerinde sis, duman, buğu
Avuçlarında rengârenk kır çiçekleri;
Bir mezar başında ağlarken gördüğüm
Yanaklarından gözyaşı topladığım çocuk
Küçüğüm, niyetim seni sevmek itme ellerimi,
Toprağına kapandığın mezarı,
Şu öksüzlüğünü sebebini
Geçen tankları, uçan jetleri...
Yıkılan köyleri sormak istedim
Derdine ağladığım yaralı yavrucak,
Elleri pek küçük yüreği büyük
Gecesi, gündüzü hiç belli olmayan;
Devletin yanında kıymet-i Harbiyesi olmayan küçük çocuk
Munzur’da gördüğüm,
Şırnak’ta konuştuğum,
Cizra Botan’da tanıştığım
Gever’ de seninle ağlaştığım kınalı yavrucak,
Yaran büyük, köyün yıkık dilin yasak küçük çocuk
Mezarına sarıl ölen senin baban,
Öldüren sorulmaz!
Umarım o dağlardan gelir ölmeden ablan,
Zindanlara atılan özlediğin anan;
Kızıl Şafakta seni gördüğüm
Yarınlara umutla bakan yavrucak,
Barışı haykıran, kardeşliği çağıran!
İsmi Beritan olan küçük çocuk
14.02.2011
Yıldırım
Kayıt Tarihi : 14.2.2011 22:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!