Ufkunda bekliyorum gecenin,
Kasvetli bir sokağında,
Sis bürümüş şehrin dört yanını,
Gidiyorum gençliğimin ilkbaharında.
Şiddetli bir fırtınada yol alan gemi misali,
İçim bi hoş bugün,
Bir burukluk var gecede,
Rüzgâr veda türküsü söylüyor,
Kadehimse durgun,
Havada anason kokusu,
İçim bi hoş bugün.
Duyuyor musun insanoğlu feryâdını ölümün,
Biliyor musun bu kaçıncı yıldönümün,
Yirmiiki, otuzbeş,altmışyedi...
Ey insanoğlu! Doğduğun gündür ölümün.
Yarım kalmış hikâyelerden,
İmkansızı başarmanın da,
Kaybetmenin adını da,
İlk görüşte olanların da,
Adını aşk koydular.
Çöller aşıp kavuşmanın da,
Vurursun kıyıma mehtabı seyrederken,
Sana benzetirim Ay'ı geceme ışık saçarken,
Bilinmez bir rüyaya dalarım çalan türküyü dinlerken,
Şafak söküyor hoşçakal beş yılım.
Hoşçakal beş yılım,
Sabretmek, beklemek mi sessizce,
Her şey yitip giderken ellerinden,
Umursamazlık mı yoksa erdemlik mi,
Bütün çareler tükenirken.
Çok zaman geçti ne gelen var ne giden,
Dokuz yıl geçti, sensiz geçen her an,
Zaman durmuş gibi, hüzünle dolu her yan.
Ezgi, adınla yankılanır boş odalar,
Hasretinle kavrulan yüreğim, sessizce ağlar.
Seni bekledim, mevsimler boyu,
Bir ağustos şafağı söktün yüreğimde,
Estin seher vakti yel oldun zemheride,
Hatırlarım seni her Ezgi'de,
Vurgun yedim ben sen denizinde.
Hatırı var gözlerinin kızamam sana,
Seni aradım hep,
Dinlediğim şarkılarda , okuduğum
kitaplarda.
Bazen gün batımında bir sahilde,
Seni anımsadım hep geçtiğim
yollarda, İstanbul'un dar
Gecenin sessizliğinde yankılanır adın,
Her yıldızda seni ararım, her nefeste adını anarım.
Ezgi, seninle dolu bu kalp, sensiz nasıl dayanır?
Gözlerim ufka dalar, hep seni arar.
Günler geçer, aylar döner,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!