Temmuzda,leylaklar açmaz Eva!
Neye yarar, akasyasız evin bahçesi,
Ağaçta yaprak yoksa, bırak hazan rüzgarları da olmasın
Ferhatsız şirin olmasa da olur
Aşıkların boynu bükük bugünlerde
Bu Savaşlar oldukça ağıtlar durmiyacak Asyam.
Radyoda parçaların biri bitter bir diğeri başlar,
Bir gerçek kadar yakınım nakaratlar da sana;
Bütün sözcükler bizi anlatır da tanımaz hiçbiri bizi
Gel de sılayı rahim yapalım bu akrabalarımıza Asyam.
Aynalar ....
Tarafsız yargıçlardır,aynalar .
Yüzündeki güzelliğe ,çirkinliğe,yanık izine bakmaz.
Kalbini yüzüne yatırır;gözlerinin içine bakarak haykırır doğruları.
Ne metal sesine kanar ne de altın sarısına...
Yüzümdeki bıçak izi kadar nesneldir, kararlar.
Bir adam...!
Bir adam düşün ki ;
Her gece tavanda kaybetiklerini izler
Yolda yürür nereye gittiğini bilmez
Bütün sokak köpeklerinden de selamını eksik etmez.
Aç ve boğazında bir döğümle uyanır her sabah bu adam.
Erkencisin yine.
Öyle değildin eskiden;geç vakitlerde gelir, sattlerce otururdun düşümde. Sonra, gözümden sözülüp yastiğımda kaybolurdun.
Alacakaranlıktan sonra doğan güneşle anlardım gittiğini.
Farketmedim sanma erkencisin kaç gündür.
Vakitsiz geliyorsun ve meşrutiyetsiz saltanatını oldubittiye getiriyorsun.
Bu arada hiç de demokratik değilsin.
Gel Sevdiğim..!
Kokun sarsın bu köhnemiş şehrime
Yek olmanın hakkını verelim artık
Özlemi uğralamanin vakti gelmedi mi ?
Bu sükunete bir tebessüm gerekmez mi ?
SON İSTASYON
Birazdan havalar burda soğuyacak.
Güneşin batmasına az kaldı.
Zamanın pek niyeti olmasa da geçmeye
Sesi gelmeye başladı bile kara trenin
Son istasyonda az kalmıştır şimdi.
Nazende.
İlk his ilk heyecan...
İlk cemre,ilk gülüş...
İlk doğuş ilk emekleyiş...
İlk kalp çarpıntımsın nazende.
YÖREĞİMDE KOCA BİR KÖY.
Burda gönüller yetim
Her şey meçhul
Vuslatın sadece adı var
Bir daha güneşin doğuşunu görür müyüm? bilmiyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!