Bırakın ağlamayı, biraz beni dinleyin.
Ölüm nasıl bir olay, görün işte anlayın.
Düştüğü yeri yakar, derler hep ateş için.
Ders alın ölümümden, gözünüzü dört açın.
Ben ki Taşçı İsmel’dim, taşa hükmüm geçerdi.
En sert kayalar bile, vurduğumda göçerdi.
Güç, kuvvet ve gençlik, hepsi uçup gidiyor.
İhtiyarlık adamı, çok perişan ediyor.
Bu dünyada seksen dört, koca yılı devirdim.
Bir Salı öğle vakti, yönü kabre çevirdim.
Malumdu öleceğim, bana sanki dün gece.
Kelime-i Şehadet, oldu dilde son hece.
Ölürken ne ağladım, ne ah edip inledim.
Son nefeste huzurla, ezan sesi dinledim.
Sildim kötü ne varsa, aklımdan ve zihnimden.
Hakkımı helal ettim, hepinize bu gün ben.
Beni rahat uyutun,sakın küslük yapmayın.
Her şey gelip geçici,mala-mülke tapmayın.
Girmeyin dünya malı için birbirinize;
Yalnız dua girecek sizinle kabrinize!
Bu sözlerim sakın ha, yabana atılmasın.
Vebalim bana yeter, sizinki katılmasın.
Eliyle koydu kabre, beni İsmel Torunum.
Rahatım ben yerimde, yok şimdi hiç sorunum.
Çabucak bitti sorgum, aldım defteri sağdan.
Farkı yok hiç kabrimin, Cennetteki bir bağdan.
Özlerseniz duayla, yad edin hep adımı.
Huzurluyum inanın, verdi Rab Muradımı.
Son Resulün Sancağı, gölge veriyor bana.
Selam söyle İsmel’im,boynu bükük babana.
Herhalde en çok ona, ölümüm acı vermiş
Bilmezdim Hüseyin’im, beni ne çok severmiş.
Madem ki büyük odur, evlatlarım içinde.
Toparlasın herkesi, en güzel bir biçimde.
Paylaştırsın adilce, malımı varislere.
Kapılmasın hiç kimse, öfke dolu hislere.
Nefsinize gem vurup, getirin onu dize.
Dinlerseniz ki bunlar, son sözümdür hepinize
Bilin ki sonu gelir, bir gün mutlak her yolun.
Cümleten hoşça kalın, Hak’ka emanet olun…
(Torunun Koca İsmel)
ney taksimi saba
İsmail SıkıcıkoğluKayıt Tarihi : 9.5.2006 13:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bana adını veren iki dedemden birini doğduğum yıl kaybetmişim.Hayatta olan ve benimle aynı adı soyadı taşıyan Taşçı İsmel lakaplı dedem İsmail SIKICIKOĞLU'nu da 2 Mayıs 2006 Salı gün öğle vakti ebedi aleme uğurladık.Haberi alıp başucuna koştuğumda çoktan ruhunu teslim etmişti. Halbuki hiç ölüm emaresi taşıyan bir hali yoktu o ana kadar.84 yaşında olmasına rağmen her işini kendi görebilen ve çocukluk anılarından itibaren bütün hayatını bir film şeridi gibi önümüze serebilen bir şuura sahipti. Son günlerde biraz rahatsızlandığı için hastaneye yatırmışlar ve o gün çıkarmışlardı.Eve gelince kendisini cam kenarına yatırmalarını istemiş yattığı yerden mahalledeki Camiyi görebileyim diye..... Ardından tebessüm ederek Salavat çekmeye başlamış.Odadakiler hayırdır yolculuk mu var diye takılmışlar gülerek de: Belli mi olur uğurlarsınız beni bu gün diye gülerek karşılık vermiş.Bir müddet sonra: 'Öğle ezanı okunuyor beni biraz kaldırıp arkama yastık dayayın dedikten sonra Ezan-ı Muhammedi yi dinlemiş gülümseyerek ve Kelime-i Şehadet getirmeye başlamış.. İçerdekilerin şaşkın bakışları arasında 3. Şehadet tekrarının ardından ruhunu teslim etmiş..... Henüz soğumamış olan naaşının başında ayaküstü bana bunları anlattıklarında dışarı çıkıp kalem kağıda sarıldım ve bu mana dolu şiir çıktı ortaya.... Bu vesileyle O'nu bir kez daha rahmetle anıyor ve Mekanı Cennet olsun diyorum.... Torunu İsmail SIKICIKOĞLU
Ölüm nasıl bir olay, görün işte anlayın.
Düştüğü yeri yakar, derler hep ateş için.
Ders alın ölümümden, gözünüzü dört açın.
Ben ki Taşçı İsmel’dim, taşa hükmüm geçerdi.
En sert kayalar bile, vurduğumda göçerdi.
Güç, kuvvet ve gençlik, hepsi uçup gidiyor.
İhtiyarlık adamı, çok perişan ediyor.
Bu dünyada seksen dört, koca yılı devirdim.
Bir Salı öğle vakti, yönü kabre çevirdim.
Malumdu öleceğim, bana sanki dün gece.
Kelime-i Şehadet, oldu dilde son hece.
Ölürken ne ağladım, ne ah edip inledim.
Son nefeste huzurla, ezan sesi dinledim.
Sildim kötü ne varsa, aklımdan ve zihnimden.
Hakkımı helal ettim, hepinize bu gün ben.
Beni rahat uyutun,sakın küslük yapmayın.
Her şey gelip geçici,mala-mülke tapmayın.
Girmeyin dünya malı, için birbirinize;
Yalnız dua girecek, sizinle kabrinize!
Bu sözlerim sakın ha, yabana atılmasın.
Vebalim bana yeter, sizinki katılmasın.
Eliyle koydu kabre, beni İsmel Torunum.
Rahatım ben yerimde, yok şimdi hiç sorunum.
Çabucak bitti sorgum, aldım defteri sağdan.
Farkı yok hiç kabrimin, cennetteki bir bağdan.
Özlerseniz duayla, yad edin hep adımı.
Huzurluyum inanın, verdi Rab Muradımı.
Ravza-i Hamd Sancağı, gölge veriyor bana.
Selam söyle İsmel’im,boynu bükük babana.
Herhalde en çok ona, ölümüm acı vermiş
Bilmezdim Hüseyin’im, beni ne çok severmiş.
Madem ki büyük odu,r evlatlarım içinde.
Toparlasın herkesi, en güzel bir biçimde.
Paylaştırsın adilce, malımı varislere.
Kapılmasın hiç kimse, öfke dolu hislere.
Nefsinize gem vurup, getirin onu dize.
Dinlerseniz ki bunlar, son sözümdür hepinize
Bilin ki sonu gelir, bir gün mutlak her yolun.
Cümleten hoşça kalın, Hak’ka emanet olun…
(Torunun Koca İsmel)
İsmail Sıkıcıkoğlu
tebrik ederim İsmail Kardeşim.. şiirinin hepsini özellikle buraya aldım...
Rabbim İsmel dedeme rahmet etsin. Toprağı nur dolsun. Ve bizim şahitimiz olsun. Bi rmektubu beni çok ağlatmıştır bilirsin. Selam söylesin oradaki cümle şehitlerimize
selam söylesin benden yana
helallik istiyor torunum desin
Umarım bir gün o rüya gerçekleşir....
Mevlam görelim neyler
neylerse güzel eyler
saygılar güzel kardeşim
TÜM YORUMLAR (1)