Hasret türküsü oya gibi işlenir kurumuş dilinde
Gökyüzüne kahırla açılmış o mübarek nasırlı elinde
Buruk bir acıyla bakıyor ufka Bakırçaylı
Bir su damlası ter olur zeybeğimin yüzünde
Ne yiğittir o bükülmez bileği
Bülbül güle bak demiş bundan böyle
Sevgimiz muhabbetimiz o kadar ki
Yan yanayız ama gözlerimiz uzakta
Hep el eleyiz dostluğumuz öyle baki
Aslolan senle ben bir de hayat
Ben aşkı hiç yaşamamış olayım sanki
Eskiyörük Mahmut Efe aldı mavzeri
Çıktı Kaplan Dağına
Görenler maşallah dedi
Tireli yiğidin boyuna posuna
O anda şimşek çaktı Efe gürledi
Yürüyün aslanlarım kızanlarım
Benim bir sevdam var
Saçları kızıl adı sevda
Sevdayı arayan bir adamım
Bulamadım onu sevdalardayım
Dipsiz bir kuyu bu sevda
Yoksun sen sevdalarda
Bulutlar eğilmiş Kaplan Dağı’na Efem
Gökyüzü kararmış şimdi şimşekler çakacak
Alangüllüden yola çıkmış Sarı Efem
Cepkeni parlayacak gözler kamaşacak
On beş kızanıyla Çavuşlardan geçti Efem
Kırmızı bir gül vardı
Koyu mu koyu
Yaprakları yan yana
Çepeçevre sarılmış
Kan rengi aşk dolu
Yine bir tan vakti
Güneş doğmakta
Hazanla boğuşan kalbimde
Yeni bir gül açmakta
Her bir yaprağı
Hem pembe hem kırmızı
Ağır ağır seveceksin o kadını
Toprak suya doyar gibi
Koklayacaksın onu öyle hasretle
Gurbetten memlekete bakar gibi
İçin sızım sızım sızlayacak
Gel diyeceksin artık nolur gel
Çatalkayada kar var
Gözlerimde alev
İzmir üşüyor
Gönül telim titrerken
Kış ortasında
Bahar yeli geliyor
Bir kadın bir adam bir de İzmir vardı
Hepsi Körfezde buluştular
Ki buna Çatalkaya şahitti
Kim kime aşıktı
Bunu konuştular
Kiminin kaderi kiminin kederiydi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!