Hey, Siz!
Yüreği kara altınla kaplı,
Ağır sevda işçileri.
Hoşça kalın...
Günümüzde siyaset dinci-laik ayrımı oldu.
Açık-Kapalı zenginlerin konuştuğu,
Fakirlerin ezildiği dönem oldu.
Vatanı, milleti düşünmek nerde,
Çoluk çocuğunu zengin etme derdi oldu.
Aynı fikri taşımayanları dışlamak oldu.
Gün gelir uçar gözlerin aklımdan.
Silinir hafızam günden güne,
Yeniden tazelenir anılarım.
Gün gelir yok olur kokun burnumdan.
Simanı unuturum belki de.
Uzanırken yatağıma sırt üstü,
Odam karanlık ve sessizken,
Onları görürüm aniden.
Tavan yıldızları koydum adlarını,
Uykusuz ve uzun gecelerde,
Yarenlik ederler bana.
Aşk yokuşunda bir sabah vakti,
Tırmanmaya çalışırken bir külüstür araba,
Dumana boğuldu sokak, boydan boya.
Aşk yokuşu, okula giden öğrencileri uğurladı önce.
Sonra da birer birer babaları işe.
Anneler masaları toplarken evde,
Sokak lambasının altında üşüyen bir kedi,
Titrerken sesleniyor kurtarın beni,
Bir gök gürültüsü, bir yağmur fırtınası,
Korkup bırakıyor ellerini.
Sokak lambası yalnız kalıyor boş sokakta,
Bir esnemeyle başladı günümüz
O tatlı, akıcı gülüşmemiş
Görülmemiş bir karanlıktan çıkarken aydınlığa
Gece vakti güneş doğuyordu içime.
Bir mutluluk gözyaşıydı o inci taneleri
Bu son perde oyun bitiyor,
Gözler yorulmuş, gülüşler solmuş,
Tıpkı hayat gibi,
Bu salon da boşmuş.
Ufak bir sahnede sergileniyor oyun,
Ulaşmak için doruklara,
Haykırmak için bozkırlara,
Esas vatana koşarcasına,
Bekle bizi Tengri dağı.
Umutluyuz her birimiz,
Eğlence tertiplemişler benim için
Gidişimi fırsat bilip, eğleneceklermiş
Maskeli balo demişler adına
Herkes maske takmak zorundaymış
Kimse kimseyi tanımasın diye
Gidişime sevinenleri görmeyeyim diye.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!