İsmail Recep Nur Şiirleri - Şair İsmail ...

Hayatın tozlu yollarında, ilerlerken adım adım
Bir ihtiyara rastladım, sırtında bir torbası
Yaklaşıpda yanına, sordum amca yükün ne
Dedi yükmü bilmem ama, bu benim çilem oğul.

İhtiyardı çelimsizdi, kuru birer dal kolları

Her Karışı bin devlet,her devleti bin fırka,
Daha kolay yutsunlar, Bölün Alem-i İslamı.
Musibetler çıkarın, Düşsün kardeş kardeşe,
Fırkalar sırt vermesin,gömün Alem-i İslamı.

Susus dilsiz şeytanlar,suküt ile oyuncaklar,

Yıllar yılı içimde çağlayan o pınarı,
Söylemeseydim keşke, aksaydı öylesine,
Varsın yakıp yıksaydı,oysaydı her zerremi,
Söylemez olaydı dilim,küsmezdim böylesine

Ne umar ne beklerdim ki, seninde sevmeni mi,

CAYAR DÖNERİM DOSTLAR
Kınamayın hallarım,ben aşığım a dostlar,
Bir güzelin meftunu,tutkunuyum be dostlar,
Bazan kırarım sizleri,darılmayın a dostlar,
Bitmeyen çilelerin,yolcusuyum ben dostlar.
.......

Niye böyle kederlisin niye böyle Efkarlı
Kime ruhundaki sitem, gözlerindeki çığlıklar..
Bir sığınak liman olmuş, bir kedinin atan kalbi
Kudurmuş içindeki deniz,yüreğini burkan dalgalar..

Belli ki çok yalnızsın, acıtıyor kalabalıklar

O gözler değil mi alıp götüren sonsuza,
En derin denizlerden,daha derin o gözler..
O gözler değil mi, altını düşüren pula,
En mahir tüccarları, müflis eden o gözler…

Sevdiren ömür boyu, bir manalı tebessümle,

Başıma ne geldiyse, hepsi senin yüzünden,
O kadar sevdim ki seni; gülüm sevmedim farzet
Atamadım yüreğimden, Sökemedim aşkını
Çok sevdiğim cananım, bilmedim sevmedim farzet…

İçimde ukde idin, boğazımda bir düğüm,

Bir ihtiyara rastladım,hastahane koğuşunda,
Sıhhatini yitirmiş,kahır vardı suratında,
Ciğerlerinden gelen,bir sondanın ucunda,
Yılların yükünü gördüm,sondadan gelen sıvıda..

Acı elem vefasızlık,anlaşılmaz lisanla,

İçimde düğüm olur,gördüğüm kol kola bir çift,
Beni benden alır gider,sen kalırsın yalnızlığım,
Kalabalık ins an seli,akarda sağdan sola,
Ne gözleri beni görür,ne de duyulur çığlığım.

İçimde ukde olur,koklaşan bir çift güvercin,

Sana aşkım dedim gönlümü açtım,
Vurdun taştan taşa, çul ettin yarim beni,
Böylemiydi kavlin bumuydu sevgin,
Öğüttün havanlarda; toz ettin yarim beni.

Gidersin bilmem mi nerelere ne için,