Saldım geceye iliklerimden taşan kederimi
bir şehir boğuldu.
Ardına ağlayan sokaklara teselli
yalnıızlığımla yaşlanan kokun oldu.
Suskunluğum; kursağımdan beslenen gecenin
damağında ki ölüm tadı
Karanlık kovalarken sabahı
sessizlik hükmettiğini,haykırıyor hayata
duyunca bu sesi;
geçmişte buluyorum kendimi
tanımıyor kimse beni buralarda demekki ait değil artık geçmiş bana.
Seyreylerken kendimi,zulmün kalemi açlık yazıyor
Demin tembelliği üzerine giyen yağmur
şiddetini artırdı şimdi
intikam alırcasına dövüyor
toprağın gövdesini.
İçeride,pencerede bakan arayış içinde gözler
dışarda,yağmurun şiddetinden tılsımını yitirmiş karanlık
Her seslenişi anne sandım
ondandır aldanışım yağmura.
Hayatın boyaları aktı yüzüme
oysa sadece ısalanmak istedim.
Uykusu kaçmış sözcüklerden evler çizdim
saçakları, gecenin gizemi
Gün batımı fırlatırken gökyüzüne ayı,
sokakta dolaşıyor bi adam
ilk görünüşte yüzünde sert bi ifade
dokunsan ama ağlamaklı bir çocuk olurum
şu beyhude dünyada.
Alevin hangi renginde yaşar bu sevda
rüzgarın hangi sesiyle taşınır bir başka bedene bu yangın
söyle;
O tonda yanayım
arta kalan külümü o telde savurayım sana.
Kavganın hıncı içimizde
gelde kini zaptet bu gece.
Yarin sızısı yüreğimizde
gelde unut bu gece.
Zaman beni sevmez
zamana bırak beni
.
göğün sesini yüklenen yağmuru düne bırak
dün ki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!