'' OL '' dedi. Oldu.
Ağustos dendi mi!
Sıcağı demire zulümdür.
Gecesi kör bıçak.
Bu gecede; sıcakta, Ağustos'ta,
Nazlı sineler, bu yükü nasıl kaldıracak?
Bir haber gelecek, bu gece aydan.
Tenha sokaktan, unutulmuş koydan…
İçimizde koşturan umut kelebeğiyle;
Ve gelişlerin en güzeliyle,
Bir haber gelecek, bu gece aydan.
Merak etme!
Mühim değil olan biten.
Taş sözlerin,
Cam yüreğime ağır geldi.
O kadar…
Geceyle kavgasında gün, akşamı kızıla boyuyor.
Kızıl ufuktan, kanat sesleri kulaklara düşüyor.
Güvercinler konuyor, sokaktaki tellere.
Güvercinler, ağızlarında bir çığlık;
Güvercinler, yüreğin ortasına bir çakıl taşı,
Güvercinler, sokak lambasına bir aydınlık taşıyor.
Dünyaya yeniden gelseydin, diye sordun.
Daha bitirmeden sen,
Aklımda cevaplanmış sorular bulacaksın.
Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı,
Canım uzakları çekerdi yine.
Biliyorum ki; sen, yine uzaklarda olacaksın.
İç Anadolu'nun içine…
Ha! İçine, Ha! İçine…
Kazınmış iki ekin filizi.
Biri benim filizin, öbürü kimdir?
Ah! Şu çorak kıta;
Yağmura hasret, suya hasret,
Senden, biraz gülümsemeni isteyecektim.
Bir bahara soyunan sarmaşık.
Gül fidanı, toprak bayramı…
Güneşe bakakalmış beyaz ışık!
Rüyalarımı, yüzün ile süsleyecektim.
Sabah uyanmak kadar yormuyor hiçbir şey.
Uykusuzluktan değil;
Narinim,
Umutsuzluktan…
Pusuda beklerken.
Bir duvarda, öylesine sessiz.
O amansız avcı, sen kimsesiz.
Yelkovanın gözündeki vahşeti görmelisin.
Saatler, yalnızlığa düşmandır bilmelisin.
Bilsen! Neler söylemek isterdim, neler.
Ama gel gör ki;
Narinim,
Delik cebimden düşmüş cümleler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!