İSMAİL HAKKI HOCAMIN FİRARİ GÜNLERİNDEN
Saat 02.45 mesajına takıldım bir arkadaşın
Çamların arasından Gediz’in ışıkları belli belirsiz
Ay kayıp, hey yıldızlar biraz daha yaklaşın.
Bir sigara daha... Ürperiyor içimdeki çocuk
Köpek havlamalarına karışıyor, koşun yakalayın sesleri
Üşütüyor anılar, gömlek üstüne kazzak, birde gocuk.
İki kütük fazladan atıp, yeniden okuyorum üşüyerek
Ayça Sultanımızın babası, benimde Türkçe Öğretmenim
İsmail Hakkı Öztorun’un firari günlerini düşünerek!
İhtilal sofrasında Ankara’nın Mamağında bir gecekondu
Tıklatırken kapısını, uzun siyah pardösülü bir adam,
Küçük Cüneyt sayıklıyor; Anne, Baba, kivremize ne oldu!
Bir kaç dakika, yanaktan makas, öpücük, İyiki doğdun damat!
Doğum günün kutlu olsun... Sonra buz kesen, Ankara sokaklarına
Bir kaç silah sesi... Kimler vuruldu, Kimlere kelepçe, kimlere hacamat.
Öğretmen oldu, devrimci oldu, mebus oldu, sonra ihtilal tutuklusu,
Her şey oldu olmasına da, bir tek; ispiyoncu, adam satan olmadı,
Kara Dayının oğlu, bizim İsmail Hakkı Öztorun, mertlik ti yavuklusu!
Adanasız, Eylül-2015 Y.Y.
Nebi ÜnlerKayıt Tarihi : 23.8.2016 15:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öğretmen oldu, devrimci oldu, mebus oldu, sonra ihtilal tutuklusu, Her şey oldu olmasına da, bir tek; ispiyoncu, adam satan olmadı, Kara Dayının oğlu, bizim İsmail Hakkı Öztorun! Mertlikti yavuklusu! Adanasız, Eylül-2015 Y.Y.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!