ben de senin gibi
olağan insanlara açık olandan başka
bir sır görmedim
bombalar yağıyor
ve biliyorum
sen bu olaylar üzerine
bu belki bir akvaryumda
o balıkla konuştuğum zamanları
anlatır sana
resmi hatırlarsın
eli camda
yüzünde bir balık
piç seslerinin arasında
meçhul asker anıtına
özlemle koyduğun sandığın başında
yalnızlığın dinine küfrederek
görenleri şaşırtma evladım
kendi bileğine güvenmeyerek
uçuyor kuşlar
öğretmenliğinde bir babanın
çocuğuna özgürlüğü anlatabilmesi için
oysa ne acı bir şeydir
her babanın bilmesi
binlerce kuşun
toprağı çatlatan fidan gibi olsun gözleri
kırılıp akan yumurta gibi değil
açık gökyüzüne doğru
aklı havalarda
üç yüz milyon ışık yılı öteden
su alıp soluk dağıtmaya istekli
gittiği yolu gösteren şu çizgili kağıtlar olmasa elbet o doğru yere varabilirdi tüm yazılar
ve
bu garip çatılar altında
insanı kurtarabilmenin umuduyla
bunca yazmış başarısız insanlık
çoktan anlatabilirdi
ensene düşen
bir kıvrık saçın
kalbin
her odasına kıvrılan
yalnızlığı hatırlatıyor
bir de topuzuna olan
sazın üzerindeki parmaklar gibi işini arıyor gezen ayaklarım
oysa bir işsizlik nakaratı evim ve sokak
borusuna üflerken soluğumun
üst komşuma kapımı taşıyorum
gönlü zengin, yaşlı ve kimsesiz veriyor yemeğimi
koluna giriyorum hatalarımın
aldığım her solukta içimi maviye boyarım
oysa göğün üstünde karanlık da var
fırlatılan bir taşın saçtığı sular gibi
şenliklerde karışıyor parmaklarımız havaya
kafesten bir çatının altında
böyle eğlenen insanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!