Gecenin siyah yağmuru
Sarmıştı dörtyanımızı
Biraz ağlamaklı
''Ayrılmalıyız'' dedin.
Ayrılmalıyız kızıl nefer!
susma yoksa ölürüm gözlerinde
hayata dilinden bağlıyım ben çünkü
susma yoksa eririm gözlerinde
akarım yanak yanak dudaklarına
susma yoksa ağu misali karışırım damarlarına
ben ölürsem sende ölürsün
Bir paket cigara, yırtık don-senin ki mi, benimki mi? -
Işık, karanlık, kalite gibi görünen ama adi tütün-yeni harman-
Binbir türlü nesne ve olgu veyahut hepsi bir iç kanaması
İşte sevgili, -sevdiğim ya da- aşkımızın kaynakçası...
Bir gün çıkıp gelsen bana,
Affet beni desen.
Tutsan gene ellerimi,
Hani bir bahar gecesi bırakıp gitmeyi bildiğin gibi.
Farazi, ellerim seni affetti.
Yakması için binlerce defa güneşe yalvaracağım
Çok ve soğuk bir gündü.
Ve ben anlamıştım ayrılacağımızı.
Sınırlarımızın beklen(e) meyen bir saldırıya uğradığı
haberi gibi.
Çiğ köfte tepsisine inen bir yumruk gibi
Son söz söylenmiştir
Ve bir daha ertelenmemek üzere
ertelenmiştir bu dava...
Yapacak birşey yoktur artık
Giyilmemiş bir hükümdür
Benden binlerce sevgi yılı uzakta artık o sevgili
Zenon'a hesap vermek zorunda da değilim
Mahkeme bitti, bitti muhakeme
Benimkisi olsa olsa-keşke olmasa-
Hasretin aynasında kırık bir inleme...
Güzelsin vesselam
Geniş ve derin bir
Kültablası gibi
Hangi şair uğraşırsa uğraşsın
Anlatamaz güzelliğini...
Sıra dağlara yakışan heybetiyle,
Çırpınan umutlara inat,
Yıkılmıyor sensizliğin duvarı,
Gözlerimin ve kalbimin önünden.
Hiç değilse, kırık dökük hatırladığım;
Acı bir gülümsemeye terkedilen ayrılıkları yaşamıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!