bu akşam
bukağılı kiliseleri
ve akvaryumlu kızlarıyla
hüzne teğet geçen ömrüme
kasvet ekiyor pera
-nurullah genç’e- perde aralanırken yumru yumru düğümlenir kıyısına hüznün sahra
1./
seranat öldü
suç gözlerinin
dahlim yok derinliğinde uçmaya
boşaltılmış bir deniz
ve sonsuz bir kıyısın önümde
mahrem ve mahrum bir aşk için
yürürüm dağlara
geç geç bitmiyorsun
söyle nigârım
neresindeyim ismailî
köprülerin
ısrarımdır bir sen dökül kuytularıma
akşam çekiliyor yanaklarından
yüzün öyle durgun ki
ebrular yanıyor gözlerinde
o yağlıboya yalan
bir doğruluk masalı gibi can-
anlaşılacak birazdan
arılar mesnevisi bahar çiçekleri
yüreğimin binbir renkli leylasından geçtiler
aşıklar doğmak için yeniden aşkın seherine
içimin gök betiği gecesinden geçtiler
ötelerden örtülerden geçerek gelenekten güz
elim düşle gelirim
susmalar susmalar susmalar cehennemi
çiçeklenir boğumun gider gider gelirim
neden sen gurbetlerde bu kadar mükemmelsin
niçin hoş-sılada ben nankörüm körüm onca
İsmail Aykanat
nehirleri yüklesen saçlarıma
ölümü de önüme katarım bir gün
şu üç beş kelime için
kaç kez atıldım bilsen sokaklarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!