kalbimin düşünceli kederi
saçlarından akıp
özlemlerime değiyor hasretin
gittiğin günler gibi sessiz günlerim
sesin kulaklarımda
esneyerek konuşur nefesin
Herkes gitmeye hazır
Bir mavi valiz bir beyaz çeket
Hep sol kola takılmış saatler
Yalnızlık diz boyu
hayal ediyorum
Önce şelaleler akıyor
Açılmaz kalıplardan bir ışık
Çelik örgüsüyle derin gövdem
Mahkum vitrin çarşılarında
Gözümle dokunduğum zerrem
Bir bir geçebilemezdik anları
Duygular kabarık kalpler mayalı...
Vedalar yağarken gecenin koynuna
Kaybolmuş gibi Soluk soluğa nefesler
Avcunda titrerken kaybolan eller
Avutulmuş bir günün son akşamında
Hangi anılar bastı
Geceyi bağrımıza
Zül celaline sığındım
İkram sahibi Allahım
Yeryüzündemi varlığım
Kelimem kelimeler aradığım
Gözler biliyorum ressam imzalı
Çağım elimle yazılsa yeniden
Bulurdum bütün renkleri kördüm
Uzun uzun seyreder karanlığı
Birgün görsem diyorum varlığını
Bütün tabiat söylüyor dinliyor
Kolumuzda nabzını tutuyor zaman
Avcumuzda yeşerip parmaklarımızda açan çicek
gibi
Her damlası yağmur her damlası deniz
Akıp gidiyor hayatın kederli iklimine
Hiç bakmadan geriye
En çok dilimin ucundan dönerken
Ağlıyor harflerin vurduğu adın
Öyle bir oturuyorum
Çölde hüzün çicekleri gibi
Kıymetlim sevgilim
Susadım uyandır beni
Hiç alışkanlık değil dilimde
Söylemez her geçeni kalbimden
Biraz daha kalırsa kıskanırım
Sevgilim seni kendimden
Sen söyle veda ederken
İçim buruk sesim titrerken
Aklını bir köşede unutup
Elleri cebinde yüzü yagmurda
Nefes nefese saçak altlarında
Kalbi bir kuşun kanatları altında
En çok titrerken şefkatle çarpan
Bir annenin telaşlı bekleyişleri gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!