ıslığın sesinde bellerdik sözü ne yaman, ne menem bir bulut tabakası geçince aklımızdan keş dağına acele ile dualar ederdik hoyrat duran sevdalarımızın maverasına sessizliği bir lahavle çığlığında eritirdik geceden yürüyünce arkamız dağ bakınca göz bebeklerimiz çam dallarında asılı duran umut iskarpin altında çiğnen çaresizlik olurdu keş dağı döngel köyü ‘ne bakar aklında tutamadığın tüm dualar dillerde elinde ateş yalımından kalma kor tüter mihrican düşmüş ak şakaklara karda koşan tavşan yavrusu bir umudu süsler buz tutmuş bıyıklarında bir de akşamdan kalan kan lekesi kar tanesinden ziyade bahtı açık vadi aralığında ülkeye muştu olur akar mamakta bestelenen tüm şarkılar yar adına, anam diyen diller adına ülke adına, umut adına yankılanır yalın kılıç bir çobanın azığında ölünce taçlanırız biz yürek ülkesinin zafer taklarında ayazı belimize doladık kaşkol boynumuzda iğreti durur kar taneleri aman vermez sözümüze yollara düşen dostlar yıllara aman verin de geçsin kardelenler açsın bulut yüklü başımızda ashabı kehf olduk koyun koyuna yatar düşlerimiz uyuduk uyandık bir gün bile geçmemiş kıtmırimiz parça parça kahrından üçyüz yıldan öte çalar türkümüz geçmez haraç mezat olan dostluklar bizim pazarda geçerse uğruna öldüğümüz sevdalar tüter şehrin bacalarında cennette Kevser suyu serin ve ılgıt akar bir misafir ağırlar huri gılmanlar ilahi davete muntazır habib-i kibriya, sevgili resul, 03.04.2009 10:58/Darende
Ramazan YıldızKayıt Tarihi : 25.5.2012 17:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!