Hüznün sağanağında ıslanan cenazelerim var benim, tam yüreğimin acıyan yanında. Çok ağrıyorum. Düştü yine bedenim, düştü yine gözlerin kanayan avuçlarımın izlerine ve beni sağır eden o yangın beter sözlerine. Fersah fersah uzaklaşıyorsun, hangi denizlerin tuzuyla kavuruyorsun beni. Benim sevdam Erciyes kadardır, bir baksan Yeditepelidir. Bir baksan Ankara mevsimidir. Benim sevdam çok sancılıdır, ege bilir bunu en iyi, toroslardan söndürür yangınını. Sığmaz cilt cilt sayfalara. Biçimsiz, anlamsız, coğrafyası talan, darma duman şehirler gibidir kuzum.
Şimdi mahyalarda kavruluyorum. Bir ezan okunuyor gece yarısı, melekler dolduruyor şehrimi, susuzluğun ciğerimi kavurduğu bir anda. Hiç bitmeyen cümlelerimin peşinden koşuşuyorlar. Çok üşüyorum. Bana yürek sızısı hediye etme. Nereye gitsem, hangi sokaklarda savrulsam bükülmüş harfler çıkıyor karşıma. Kırılganlığım dahada çatırtıyor ve başıma koca binalardan cam kırıklıkları yağıyor. Morarmış tüm hücreleri cümlelerin. Sıkışmışım sevdam.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta