Mavi bir pijama vardır üstünde “Baba”nın,
Çocuğun göz yaşlarına kafiye…
Aksayan adımlarla koridoru kat ettikçe;
Çocuk gülümser yüzüne “Baba”nın…
Beraber yürüdükleri en uzun yol değildir belki koridor;
Ey gözleriyle beni yerlere çalan güzel,
Kanıpta 'benim' demiyesin arşa dogru,
Bilesin ne gözler vardır,
Seninkinden de güzel;
Ne görseler bakarlar Allah'a dogru.
Karanlıklar ülkesinde bir melezim ben!
Rengimden ne karanlık ne aydınlık okunur.
Gönlüm gurbetten sılaya döner gibi şen!
Gayrı ne yokluk ne varlık dokunur.
Pek de nadir olmayan bir buluntuyum işte;
Kenarında göz bebeklerinin;
Bir Zerdüşt ateşi belirdi.
Korkusuz Aşil’in yayı;
Sanki kaşlarında gerildi.
Göz yaşların ram oldu hep;
Masallardaki cadı kazanlarına,
Bağdat: Kumlar ülkesinde bir alaim-i matem.
Uzatıp elimi, bir yetim avcu tutsam.
Bağdat, dokunamadığım yetimler kadar ıraktır.
Tikrit'te esen rüzgar kanım kadar sıcaktır.
Ve zulmün tarihinde, bir insicamın izleri,
'Muhsin Yazıcıoğlu'na'
Konuşacaklarım var ama susmam gerek.
Ağlayasım var aslında ama sevinmem, gülümsemem gerek.
Kurtuluşun bu dünyada olmadığını, şimdiyece görmem gerek.
Zeytin gözlerinde bulgur bulgur yaş;
Bir gece yarısı misafir odasında,
Yine seccaden üzerindesin;
Yine tereddüt komasında…
Zeytin gözlerinde bulgur bulgur yaş;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!