Bir terazi sarkar gökyüzünden,
Bir kefesinde hakikat, diğerinde yalan.
Gözlerim tartar her kelimeyi,
Hangi ağırlık çeker insanı karanlığa?
Adalet terazisi elinde tutanlar,
Adalet dağıtıklarını sanarlar
Halbuki adalet, sadece terazide değil
Yüreklerde tartılır ve yüreklerde adalet
Yoksa tüm teraziler anlamsızdır.
Kitaplar, defterler üst üste yığılmış,
Hayallerin yorgun, düşlerin dağılmış.
Zaman bir nehir gibi akıp geçiyor,
Sen ise aynı yerde, hep çalışıyorsun.
Biliyorum, ağır geliyor bazen bu yük,
Gözlerim gözlerine denk gelince yüreğim kan ağlardı,
Sesin yankılanırdı içimde, suskunluğumda boğulurdu harfler.
Gecenin en koyu yerinde adını fısıldardım yıldızlara,
Ama hiçbir ışık, gözlerinin yerini tutmazdı.
Ellerin ellerime uzansa, zamanı durdururdum belki,
Gökyüzüne bakarken, aklımda senin hayalin canlanır,
Her yıldızda saklı bir sevda izi.
Gecenin sensizliği fısıldar adını,
Hasretin rüzgar olur savurur beni.
Sensiz geçen günler, yıllar gibi uzun geliyor,
Gözler,kalbin aynasıdır derler,
içindeki fırtınaları dışa yansıtır.
Bir bakışta aşık oluruz derler,
Gözlerin söylediği her şeyi anlarız.
Kalp,gözlerin tahtıdır,hüküm sürer,
Bir otobüs geçmez artık buradan,
Bekleyen yok, unutulmuş bir bank.
Gecenin içinden süzülen sis
Sarhoş bir anı gibi dolanır ayak ucunda.
Lambalar titrer, yorgun bir nabız gibi,
Bir sokak lambası yanıyor uzakta,
Altında kimse yok, sadece rüzgar.
Birikmiş akşamların yorgunluğu
Çöküyor kaldırım taşlarına.
Zaman, bir paslı makine gibi
Şimdi bir yağmur iner uzak sokaklara
Gözlerin kadar derin, ellerin kadar ıslak
Savrulur anılar eski bir şarkıyla
Ah be kadın, adını bile unuttum bak
Şehir uykuda, ben uykusuz
Gölgeler düşerken kaldırımlara,
Adı bile geçmez oldu sokaklarda.
Sen hangi rüzgâra karıştın, bilmiyorum,
Ben hâlâ o eski iskelede bekleyenim.
Bir yangının külüyüm, savruluyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!