Bak yine akşam oluyor, hatıraların seni soracak… Bu sefer ne yalan söyleyeceğim onlara? Bu akşam yine ağlayacaklar; nasıl, nasıl susturacağım onları söylesene nasıl! ?
Beni bırakıp gittiğin günü hatırlıyor musun? Beni parçalayıp, yakıp gittiğin günü... Ben hiç unutmuyorum şafağıma sapladığın o soğuk sesli kurşunu, unutamıyorum.
Allah’ım ne çaresizdim, çareler içinde çaresizdim. Biçare olarak seni görüyordum, ama gururum... O ne olacak peki?
Sen gittiğinden beri hiç uyumuyorum, gözlerim sensizliğinin o vicdansız kızarıklığına bürünüyor, dünyam her geçen gün kararıyor.
Meğer ne kurşunmuş bana sapladığın...
Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Devamını Oku
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta