Gecenin,
Issız karanlığında,duydum,
Rüzgarların ayak sesini.
Gözlerimle gördüm,
Yağmurun raks etmesini.
Ellerim cebimde,
Dilimde aynı buruk ezgi.
Şimdi bir muhacir hasretinde,
Sana hicretimin vakti...
Saat gece dağının doruğunda,
İbiğini eğip karanlığa,
Uykuya çoktan daldı horozlar,
Ve ıslak neon lambalarına,
Hapsoldu buğular...
Geçerken suskun kaldırımları
Cem olup semah çekiyordu damlalar,
Son sigara dumanıyla,
Kavuşuyordu yanağıma yaşlar.
Dua dua olup kalkarken elim semana
Her adımımda aynı yakarış,
“Ya Rab nedendir?
Bu hesapsız arayış...”
Ne çare...
Aynı yıkık halimle,
Umutları dizip tespihime
Sana selamlarımı getirdim.
Sana selamlarımı en temiz zikrimle.
Kızıl kanlara bulandı göz yaşlarım.
Ağıda yol buldu ahu zarım...
Allah’ım; derdime derman diye,
Çağırdım sevgilini,
Çileli ruhuma ferman diye,
Yaralarıma merhem diye çağırdım.
Herkesi geçtim,
Bir sen seviyorsun diye çağırdım.
Varsın,
Yaralarımı Eyyup vari sarsın kurtlar,
Ben sabretmeyi sevgilinden öğrendim.
Ölmeyi ondan öğrendim,
Uğrunda bir bir düşerken başlar.
Umudu ondan öğrendim,
Kabus olup yüzüne kapanırken kapılar.
Sevmeyi ondan öğrendim.
Ondan öğrendim aşkı.
Ne yazık boynuma urgan olup,
Sarıldı ayrılık sarmaşığı...
Kayıt Tarihi : 21.4.2006 10:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!