Dört ayak, bazen üçayak...
Elden ele bir çift ayakkabı!
Öyle ki yanmış sıcak yerler!
Sırayla bir sol, bir sağ ayak;
Yanacak çaresiz yanacak!
*
İlk defa bu yoldan geçti askerler;
Delik deşik her yerinden esvabı...
Şimdi buna; kimin vardır cevabı?
O gün düşmanı öylesine bastı;
Cesetleri hiç incitmedi bu ayak!
Kazandı bu nefer büyük sevabı!
*
Öyle ki saklar acıyı güze düşen bu notlar...
Hem de tıpa tıp çocukluğumu hatırlatır;
Dört yandan çamur, deniz gibi yürümüş,
Canın yongası eşyayı öyle sarıp sürümüş!
*
Çoğu zaman ayakta ayakkabı yok;
Olsa da gidiş mecburi yalın ayak!
Sanki saplanır bir yerden gizli ok!
Bir çocuk; kayıp çamura düşmüş,
Bu son gördüğü korkulu düşmüş!
*
Bir de o zaman vardı, falaka ve dayak!
Cezalanır kimse görmez yarın hesaplanır…
Durulur tek ayaküzeri; hep aynı ayak!
Tarihe kaydedilip de nasıl cevaplanır?
*
Fiskeleyen fırtınadır der de gülüp geçer...
Yine güz gelişinde yaşama ömür biçer!
*
Fark edersin çocuklar, aynı çocuklar!
Önce babalar gelip kucağını açacak!
Onlar hangi kuytuya titreyerek saklanır?
Ah, o körpe canlar, bilinmezde aranır!
Söyle şimdi onları, kim arayıp bulacak?
*
Yine gökyüzü dünden beri ekşi, bulanık!
Kendi kendine kayar; yer, yumuşak ve ıslak!
*
Bakma öyle, yine ıslaktır ayaklar ıslak;
Görmedin mi önceden beri, çırılçıplak!
Burada hep ıslak ıslaktır ayaklar ıslak!
İçini sıkıverip boğar, bitimsiz karanlıklar…
Erkenden başlarsa can yakıcı dayaklar!
Düşünde durmadan toprağını sayıklar?
Pek yakından uçuşup geçer de kuşlar,
Her geçişinde acıdığından mı cıyaklar!
Şöyle bir gelip geçer; o, sözde ayıklar!
Önceden ilan edilir; gözde uyanıklar!
Zulme öyle ki ağlamış, bağrı yanıklar!
Bilirim çok derindir, içteki yanıklar!
Yazıktır, bunlar uyumadan uyanıklar!
Kayıptır, çoktandır; ağıtlara tanıklar…
*
// Hep burada var sanırdım;
Sadece bağrı yanıklar! //
Ya, içimdeki hiç görünmeyen yanıklar!
Bilmezdin, bakıp gözlerine kanardım!
// Bana niçin söylemedin?
Anladım; söyleyemedin! //
*
Neden böyle çok derine işlemiş yanıklar?
Kimse görmedi kimse, yine ıslak ayaklar!
Yargıç, nerede şimdi? Kendince uyanıklar!
Hep ıslaktır ıslak, çıplaktır çıplak ayaklar!
(01.08.2014 14.00 – Adana)
Arif TatarKayıt Tarihi : 7.8.2014 13:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hiç kurumayan çıplak ayaklara… Zulmün adı koyulmaz… Onların gözünde bu düzen bozulmaz! Gözlerimiz, her an çıplak ayaklara açıldı! Gözyaşlarımız onlara şifa diye saçıldı! Ama onlar, görünmez bir yerde… Ağustosta bile zemheride! Gören göze… Duyan kulağa!
ÇOK GÜZEL ANLATIM
OKADAR MÜKEMMEL DUYGU SELİ
AKIŞINA KAPILMAMAK İMKANSIZ
DEĞERLİ PAYLAŞIMINIZI KUTLARIM
TÜM YORUMLAR (45)