Lambaları yakmayın,
sarı bir ışık düşmesin üzerime
Menekşeler kan kokmasın,
hüküm verilmesin sürgün gecelerime
Ellerimde yapma çiçekler,çiçeklerim üşüyor...
Bedenim üşüyor,sisler üzerime yürüyor
Sessizliğin üzerine sessizlik ekliyorum
Parmak uçlarıma kar düşüyor
Kollarım intiharın eşiğinde
Avuçlarıma sinmiş kokun,
kokun manolya çiçeği...
Ciğerime sonsuzluk doluyor,
içime çekiyorum seni
Yaşım varlıkla yokluk arasında bir yerde
Kim ıslatacak şimdi ruhumu?
Varoşların fiyakalı ışıkları saklıdır gözlerimde
Gözlerinde denizin en masumunu seyrediyorum
Dört duvar arasına sığmaz esaretim
Gölgeler büyütür ay ışığını
Islak bir alev içinde kavruluşum
Düşlerim ölü umutlar doğuruyor
Ölü çocuklarımı sokak başlarında gözlüyorum
Kim ıslatacak şimdi ruhumu?
Yarısı bende,yarısı sende kalbimin
Ateşler birikir saç uçlarımda
Mermiler dökülüyor omuzlarından
Yüzümde beceriksizliğin binbir parçası
Harplerden kuruyan yapraklarımı sere serpe yere serdim,
sonra kendimi...
Kendime geç vardım,üzgünüm sevgilim
Bin ağrıdan sonra gelir mi ki sevinç
Mahşer ağacı mı gözbebeklerim mi yeşeren?
Nokta nokta uzayıp damarlarımla kesişiyorum...
Yollardan topluyorum yürüyen parçalarımı
Islak bir alev içinde kor gibi yanıyorum
Kim ıslatacak şimdi ruhumu?
Demir Zengin
Kayıt Tarihi : 27.9.2017 12:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!