İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ - 1
İSLAHİYELİ OZAN İSMAİL YILMAZ
Ozanımız İslahiye’li Ozan İsmail YILMAZ; 1920 yılında Gaziantep’in İslahiye ilçesinin Kozdere (İntilli) köyünde doğdu. 3 yaşında iken babası Çete Reisi Göv Mehmet Çavuş Gavur Dağlarının Kanlı Geçit, Kızıldere mevkiinde Fransızlarla yapılan bir çatışma esnasında iki akrabası ile birlikte şehit düşünce öksüz kalır. Kendinden iki yaş küçük kardeşi hahmet’le birlikte dedesi ve amcaları tarafından büyütülür. Askere gider gelir ve evlenir. İlk eşinde 4 çocuk babası olur. İlk eşi vefat edince ikinci evliliğini yapar 5 çocuk da ikinci eşinden olmak üzere 9 evlat babası olur.
Devlet Demir Yollarında memur olur. 54 yaşında vazife başında bir kalp Krizi sonunda vefat eder. Mezarı İslahiye’nin Kozdere Köyündeki Göztepe mezarlığındadır.
Gençlik yıllarında başladığı şiir ve hikaye söylemeye ve yazmaya ölümüne kadar devam eder. Şiirleri Bazı dergi ve gazetelerde yayınlanır. “Şakkışefe” ve “Toros Seyahatı” isimli basılı iki şiir kitabı bulunmaktadır. Hayatı ve şiirleri pek çok Edebiyat öğrencileri ve Öğretim Üyeleri tarafından Tez konusu olarak işlenmiş ve hazırlanmıştır. İsmailoğlu Mustafa YILMAZ, İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ’ın oğludur.
ÖMÜR İÇİN DÜNYA
Ömür için dünya doğmaya değmez
Kimisi dünyaya doğmaz doğamaz,
Yaşama güzeldir doğduysan eğer
Kimisinin ömrü dolmaz dolamaz.
Yaz ayı geldimi öter bülbüller
Sarp dağlarda olur güller, sümbüller
Dünya sefasına düşmüş gönüller
Öbür gönül bunu sevmez sevemez.
Talih kimisinin önünden kaçar
Kimisini sırtlar kuş gibi uçar
Kimisi asansörle evine çıkar
Kimisinin evi olmaz olamaz.
Çalışanlar daim murada ermiş
Bazıları maşuk diye aramış
Kul Allah yolundan sararmış solmuş
Kimisi Allahın anmaz anamaz.
Allah emreylemiş böyle olucu
Herkes cezasını elbet bulucu
Kimileri hasta yoktur ilacı
Bazıları hasta kalmaz kalamaz.
İSMAİL YILMAZ’da doğru söyledi
Hakk için hahklıya hakkı peyledi
Yalan olan dünya bizi eğledi
Kimisi dünyayı bilmez bilemez.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye
BENİ BENİ
Doğru yollara göndersen
Bu dünyadan beni beni,
Yağıp yağıp tam dindirsen
Bu dünyadan beni beni.
İnanma bu dünya fani
Gözlerinden akıt kanı
Mevlam ümmet eyle beni
Bu dünyadan beni beni.
Seher vakti uyandırsan
Kalbini de nurlandırsan
Ölmeden evvel güldürsen
Bu dünyadan beni beni.
Hakiki aşk için yandır
Varlığına doyur kandır
Ecelimden önce öldür
Bu dünyadan beni beni.
Gidem dosta varam yâre
Yaralarım O yar sara
Bilseler de yâre çare
Bu dünyadan beni beni.
İSMAİL YILMAZ deseler
Hakka kurban eyleseler
Her an daim söyleseler
Bu dünyadan beni beni.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ - İslahiye
GÖKÇEDAĞ NİC’OLDU
Sana derim sana dağlar kıralı
Hani senin adın şanın nic’oldu,
Issız kalmış yaylan bahtı karalı
Şu yaylanda yaylayanlar nic’oldu.
Yükseğine beyaz duman çökerdi
Soğuk sularından beyler içerdi
Pek çok aşiretler konar göçerdi
Konup göçen aşiretler nic’oldu.
Ak Oluk çeşmesi berrak akardı
Elini dokunsan soğuk yakardı
Her tarafın esans gibi kokardı
Menekşe sünbülün gülün nic’oldu.
Üzerinde büyük bir çınar vardı
Dibindeki sudan içen kanardı
Bütün hararetler derhal sönerdi
Şifa veren damarların nic’oldu.
Göğe doğru uzanmıştı boyları
Etrafa yayılmış onun kolları
Yel estikçe karışırdı dalları
O çınarın o heybeti nic’oldu.
Etrafın ormandan çıkılmaz idi
Tepeden tepeye geçilmez idi
Meşesi kavaktan seçilmez idi
Gök göstermez ormanların nic’oldu.
Üzerin bir düzlük geniş meydandı
Bir tarafın yüksek sarptı kayaydı
Çeşitli hayvanlar otlar mayaydı
Sürü ile ceylanların nic’oldu.
Dört yanında sana yollar çıkardı
Her çiçeğin bir mis gibi kokardı
Bozkıratlı beyler sana konardı
Misafirperverlik ünün nic’oldu.
Üzerinde uçar ördekler kazlar
Jimnastik yapardı gelinler kızlar
Kiraz gibi olur yanaklar yüzler
Senin o kuvvetin gücün nic’oldu.
Asırlarca kaldın bu kuvvetinle
Beslerdin insanı hep servetinle
Övünür dururdu herkes seninle
Şimdi övünenler nerde nic’oldu.
İslahiye Keller Kuşçu güneyde
Zincirli İntilli durur dibinde
Karaburçlu Dünek durur doğunda
Gölünde yaşayan kuşlar nic’oldu.
Kaypak Hasanbeyli Bahçe batında
Ayran Kızlaç Kaman vardır içinde
İnsanların yaşar çok hoş biçimde
Habidatda yeyip içen nic’oldu.
Kozdere Akçınar Mameler yolun
Zorla geçit verir dik duran belin
Sana varmak isteyene uzanır elin
İnsanı uçuran yelin nic’oldu.
Güneyinde Çavdırma çeşmesi çağlar
Engininde çoktu bahçeler bağlar
Sana varmak için çocuklar ağlar
Oğlak güden çoluk çocuk nic’oldu.
Yarım asır geçmiş yapılmış yollar
Bir uçtan bir uca geçer trenler
Gökçe dağ delinmiş olmuş tuneller
Emek verip çalışanlar nic’oldu.
Geçilmeyen yerler hep olmuş yollar
Bağlı birbirine ilçeler iller
Ötmez olmuş sana konan bülbüller
Güllerin aşığı bülbül nic’oldu.
Nerde sana gelip konup göçenler
Yaylanda yaylayıp suyun içenler
Sekiz on direkli çadır açanlar
Koyunlu kuzulu göçen nic’oldu.
Asırlardan evvel gayet şen idin
Kendinle övünen Gökçe Dağ idin
Bütün hayvanata sen acır idin
Bakıp büyüttüğün kurtlar nic’oldu.
Çıktım üzerine neler söyledim
946 da destan eyledim
Acıdım haline durdum ağladım
Benim gibi seven dostlar nic’oldu.
İSMAİL de derki böyle olacak
Kimi ağlayacak kimi gülecek
Bir gün olur sıra bana gelecek
Diyecekler bunu yazan nic’oldu.
1946 – Gökçedağı
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
GELDİ DE GEÇTİ - 1
Evvel bahar yaz ayları gelmeden
Sonbahar ayları geldi de geçti,
Bahçedeki güller domurcuk iken
Don vurdu açmadan soldu da geçti.
Çocuk iken elden ele dolandım
Ağladıkça beşiklerde sallandım
Allah lisan verdi ben de dillendim
Ahrazlık devresi geldi de geçti.
Ayaklandım sağdan sola saldırdım
Neyi gördüm ise ona daldırdım
Yaşımı yaşadım onu doldurdum
Çapkınlık devresi geldi de geçti.
Bu yaş arasında ya neler gördüm
Zaman geldi öldüm öldüm dirildim
Anasız babasız öksüz büyüdüm
Evlatlık devresi geldi de geçti.
Yaşım üçtü şehit edildi babam
Dört yaşında bizi terk etti anam
Nenemiz yanında kaldık bir zaman
Yavruluk devresi geldi de geçti.
İsmail YILMAZ der benzimiz soldu
Babam Mehm Çavuş düşmana vurdu
Kanlı Geçit mevki de Şehit oldu.
Evlatlık devresi geldi de geçti.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
GELDİ DE GEÇTİ – 2
Sekiz yaşındayken nenem de öldü
Ağlaya ağlaya gözüm yoruldu
Her birimiz bir amcaya verildi
Torunluk devresi geldi de geçti.
Onbeşine doğru yolum alındı
Aşk peşine düştüm bu da görüldü
Onyedi yaşında yuvam kuruldu
Bekarlık devresi geldi de geçti.
Bağlandı ayağın gidersin nere
Geçim telaşıdır düşmüştür sere
Yaşım yirmi oldu gittim askere
Askerlik devresi geldi de geçti.
Baba oldum ama bir gün görmedim
Eşimle beraber sefa sürmedim
Bu günüme kadar bir gün gülmedim
Acı bir hayattı geldi de geçti.
Yaşım otuz oldu başladı hayat
Gönül istiyordu artık saltanat
Allah vurdu bana tek koydu kanat
Uçmak arzularım geldi de geçti.
İsmail YILMAZ’ım Ortaysa yurdum
Oguz’larda soyum Selçuklu boyum
İntilli denilen Kozdere köyüm
Gençlik devreleri geldi de geçti.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
GELDİ DE GEÇTİ – 3
Güneş değmez oldu benim üstüme
Çok kırıldım ahbabıma dostuma
Bilmem ki feleğin bana kastı ne
Felek kılıcını vurdu da geçti.
Ulaşmıştı otuz altıya yaşım
Gönlüm dinçti artık rahattı başım
Yoktu bir sıkıntım mesuttu eşim
Sıkıntılı günüm geldi de geçti.
Yaşım kırka kadar çok güzel gitti
Birgün zannettim ki ecelim yetti
Bir yılan soktuda beni felç etti
Zehriyle vücudumu yaktı da geçti.
Yaşım kırkı geçti ağladı gözüm
Etrafa bakmaya dayanmaz özüm
Etmedim tövbeyi tutmuyor yüzüm
Onunda zamanı geldi de geçti.
Yaşım kırk yedidir geldim buraya
Sene altmış altı geldi araya
Bundan sonrasını koydum sıraya
Yarım bir asırlık geldi de geçti.
Bir asırı yarıladım yaşadım
Şiir yazdım yaşamaya başladım
İsmail YILMAZ’ım çok şey düşledim
Kalpde düzensizlik geldi de geçti.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
GELDİ DE GEÇTİ – 4
Bundan evvel neler geldi başıma
Kimse bakmaz gözden akan yaşıma
Kelpeten dişçiyle değdi dişime
Beş dişim sıradan geldi de geçti.
Birden bire gözüm nasıl ağrıdı
İçerim inledi kalbim ağladı
İki sene sürdü devam eyledi
Sonra o günlerde geldi de geçti.
Bu sefer üç kaza geçirdi özüm
Taş çivi odunla kanadı gözüm
Çektim cefaları gülmedi yüzüm.
Sabrettim bunlarda geldi de geçti.
Bir kaza ile de kolum kırıldı
Sandım gök gürledi yerler yarıldı
Yavrular ağladı dediler noldu
Buda hayal gibi geldi de geçti.
Acı çektim zahmet çektim gülmedim
Sevildim sayıldım geri durmadım
Sevgi sundum kötülüğü bilmedim
Sevgimiz yüksekte geldi de geçti.
İsmail YILMAZ’ım iyilik özüm
Türk İslam sentezi söylenen sözüm
Yüce Türk Milleti ülküsü izim
Türk’ün kötü bahtı geldi de geçti.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
GELDİ DE GEÇTİ – 5
Asıl hayatıma şimdi geleyim
Olanlara ağlayım mı güleyim
Son olarak beni tekrardinleyin
Hayat indiçıktı geldi de geçti.
Dört yavrum annesiz kaldığı zaman
O benim hallerim olmuştuduman
İkinci bir yuva kuruldu heman
En büyük kara gün geldi de geçt.
Bu geçen günlerim geri gelmesin
Hiç kimse de benim gibi olmasın
Çocuk olsun anne baba ölmesin
Günler yüreğimi deldi de geçti.
Ol bari Hüda’dan sağlık isterdim
Şimdi tekrar bir genç olmak isterdim
Geçen günlerimi bir bir gösterdim
Bir çok acı günler geldi de geçti.
Çocuk oldum ortalıkta süründüm
Dedem Ahmet Çavuş yüzon yaş gördüm
Babam Şehit oldu ben gururlandım
Hayatımda boşluk geldide geçti.
Adım İsmail’dir soy adım YILMAZ
Başıma gelenler romana sığmaz
Kara günlerim de yazmakla bitmez
Nice kara günler geldide geçti.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
SEVMEK VE SEVİLMEK
Dertliyem derdime ulunmaz çare
Dudu dilden kader beni ayırdı,
Eller ister benim yaremi sara
O ellerden kader beni ayırdı.
Ben severdim yâri candan gönülden
Çok hatalar çıktı zalim dilimden
Ayrı düştüm beni seven yârimden
Sevenlerden kader beni ayırdı.
Ne söylesem boştur bulunmaz çare
Can dayanmaz her gün figana zara
Son bir sözüm kaldı svgili yâre
Yarenlerden kader beni ayırdı.
En ettim sevgilim san ana etme
Biz beşeriz aman kusura bakma
Af et günahımı narından yakma
Bilenlerden kader beni ayıdı.
Yürü bire dünya sonun yalanmış
Seni candan seven elbet aldanmış
Faniye aldanan hem de betbahtmış
Zalimlerden kader beni ayırdı.
Akıl geldi başa İSMAİL YILMAZ
Günler gitti boşa bir daha gelmez
Yaşım kırkı geçti tövbem tutulmaz
Af edenden kader beni ayırdı.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye
AĞLAMA
Ecel gelip baş yastığa düşmüştür,
Fırsat gitti elden gözüm ağlama.
Ana, baba, kardeş burada kalmıştır
Yalvarmak çaresiz boşa ağlama.
Nerde kaldı oğlun kızın evladın
Malın mülkün hani onca servetin
Peygamberin yapman nice sünnetin
Zaman geçti diye sakın ağlama.
Hararetten yanar dimağın kurur
Ezrail karşıda su ile durur
Yok ise amelin imanın alır
Yardımcı yok diye sakın ağlama.
İSMAİL YILMAZ der bana o günde
Sureyi Yasini okut o anda
Tövbem kabul ola Yüce katında
Ömür gitti gönül sakın ağlama.
İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ
Mustafa Yılmaz İsmailoğluKayıt Tarihi : 17.4.2015 09:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!