İşkencede Susabilen Bir Hayvanmış Bedenimiz

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

İşkencede Susabilen Bir Hayvanmış Bedenimiz

İşkencede susabilen bir hayvanmış bedenimiz.

Elbet korkmasına korkmadık ya adüvden
Birinci şube ikliminde geçerken ocak, şubat, mart.
Boğazımızdan aceleyle uçup giderken binlerce kuş,
Meğer işkencede susabilen bir hayvanmış bedenimiz.

Kaçıyorum kendi tabutumu taşımaktan bütün cinayetlere,
Bütün bahçelerde nevrozlu güller açar bu mevsim,
Özgürlük alnımızı okşayan hain bir mermi olmasın
Ah keşke yakabilsem bu şehrin günahlarını nar içinde

Kekik kokan dağlardan, ışığa benzeyen sağanaktan
Bir gemiden düşer gibi, erguvanlara takılmadan
Bitten pireden, sakallarıma ceset doldurmadan
Peşimizde ambülâns, peşimizde yaban eşekleri, yel değirmenleri

Allah’a emanet gidişimiz, sular dökülmeden arkamıza
Düşüyoruz dipsiz kuyuya, burası Yusuf’’un düştüğü kuyumudur?
Bu zebanilerde kim, kuyunun içinde seyahat
Pis kokular geliyor, burada İstanbul yok,

İstanbul uzaklaştırılmış saçlarımızın renginden
Kefen sarıyoruz günlere, bak şu kol bacak kıranlara
Cesur martı sesleri geliyor dışarıdan, burada kemik sesleri
Adres bulamayan çığlıklar yükseliyor yakınlardan

Dünyaya meydan okuyoruz akrep yuvasında gözlerimiz kapalı
Beyaz yelkenliler geçiyor karanlığın en koyusunda
Artık ölebilirim kendimi yaşatmak için güz çocuklarına
Ah bir bilseniz ne anlatmaya çalışıyorum asıl, farkında mısınız?

Bu yılanlar kuyusundan geçtik sarılıp gövdesine türkülerin
O yılanlı kuyular hala kanlı gömleğinde Yusuf’un,
YUSUFLAR BEKLER.

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 20.2.2008 23:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Lütfi Kireçci