Ay ışığına bohçalamıştım bütün umutlarımı..
kestikçe yıldız yıldız düşürdüğüm
bir bir sevdalarımı
düşlerim,umutlarım, yarınım
katmışlığım kadehte ki buruk içkiye..
göz yaşlarımdı yakamozla oynaşan..
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir tavrınız var şiirde.Ya da duruş mu desem? Anlatımlarınız güzel aslında.Fakat insan nedense bir iki şiirinizi okuduktan sonra bir sonraki şirin bercestesi nasıl olacak diye merak ediyor.Şiirinizi göğüslemeye mi çalışıyor diye sorgulatıyor. Bütünlüğü var şiirlerinizin ama hani o sonlardaki ani vuruşları arada da istiyor.Sizin ki bir gölün damlayarak çoğalmasını seyrederken aniden çağlayanlara mecra olması gibi...
Tebrikler. Çok güzel bir şiir. Başarılarınızın devamını dilerim.
Suna Doğanay
Çakılıp kaldık yüreğimizi çivilediğimiz gecelere...Çok güzel ifadeler..Kutlarım Sevgili Evina..Saygılar sevgiler..Nurdan Ünsal
Bazen kutlamak yetmiyor ki..
ısırganalr arasından topladığım
pembe çiçekleri gönderiyorum demet demet.
sevgilir
Kutlarım güzel şiirinizi. Selam ve sevgiler. Hüseyin Sığırtmaç
'ayışığına bohçalamıştım bütün umutlarımı/kestikçe yıldız yıldız düşürdüğüm'..evet ben ısırgan otu yedim acının ve yokluğun tadını ala ala ve güleç yüzleri göre göre yaşamak anlamına fazladan bir şeyler katarak.Çivilemek zor olsada yüreği bir sevdya çivilemeli bencede.Ha bir fazla ha bir eksik...sevmeli ve ağlamalı hayata.ne diyeyim.....şaire dokunur sözler bunlar /şaire ağır gelen sözler bunlar....gerisini size bırakıyorum.....ben bana düşeni aldım/şiirden ve yaşamın imbiğinden.
'paylaşmasa da hüzünlerimi
hala gün ışığı
ille de gün ışığı'
ışıklar sönmesin,sevgilerimle...
yüreğini astın mı hiç
bir uçurtmanın cilveli oynaşına
yasama son sarılmalarda
Çok güzel dizeler
kutlarım
Evina hanım, son zamanlarda okuduğum en birikimli serbest şiirdi desem yalan olmaz sanırım...ve göz ucuyla baktığım hayat hikayenizin sonundaki bir ifade hoşuma gitti 'amatör yürek'... gerçekten yürek profesyonel olamaz, ne kadar doğru bir söz...ve yürekten dökülenlerin kaleme döküldüğü ifadelerin de profesyonel olması beklenemez elbette...ve ne kadar güzel bir konuyu dikkatime çektiniz...yürekten dökülen hiçbirşey de insanın profesyonel olması mümkün değil...bunun için size teşekkürler...ne demişler öğrenmenin yaşı yok...zamanı, mekânı ve milliyeti de yok...
Şiirinize gelince kısaca belirtmeliyim ahengiyle alıp götürdü düşünce alemindeki kıvrımları zorlarcasına...hani bir şeyi okur 'hmmm evet bu da buymuş' dersiniz...şiiriniz bana bunu kaç kere dedirtti...ve emin olun siz yüreğinizi gecelere ne kadar çivilemişseniz...ben de o kadar çivilemişimdir...işte bir ortak yan...
Diğer ortak yan ise; sizin şiirinizde yaşanmış anılarımın soğuk bakışlarını tekrar duyumsadım...
Tebrikler ve teşekkürler...
Sevgi ve muhabbetlerimle
bir bağ bozumu,
en solgun hazanda
yüreğini astın mı hiç
bir uçurtmanın cilveli oynaşına
yasama son sarılmalarda
yoksa çakılıp kaldın mı sen de
yüreğimi çivilediğim gecelerde...
BİR ŞİİRDEKİ MİSTİK HALAYI YAŞAMAKTİR, HEYECAN... O HEYECANINDAN DOLAYI TEBRİK EDERİM... BAŞARILARININ DEVAMI DİLEĞİYLE...
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta