Özleminle geçiyor her dakika, her saat,
Vay ki ne gündüzlerim ne gecelerim rahat.
Bir hasrettirki bu tâ kırk yıl önce doğdu,
Onu pekiştirende o eşsiz yüzün oldu.
Bırak sevdiğim bırak bakma su gökyüzüne,
aynaya bak görürsünki bütün gök yüzünde.
Sana dokunmak haram, bedelide yanmakmış,
Bana bir dokunsan yanacak yer mi kalırmış?
Ya gonca gül ver yahut ateşlerle azap et,
Gerçi gözlerin varken ateşlere ne hacet!
Sanki Ahura Mazda gülüşünde geziyor,
Her gülüşün içimde nevrozlar yarattyor.
Bir gülüş ki: içinde bebek masumiyeti.
Bir gülüş ki: unutturur huriyi, cenneti.
Sen ki, el sürülmemiş papatyaya benzersin,
Sevsende sevmesende her halinle güzelsin.
Gelde bir çay doldur sen yudum yudum içerken,
Bakıp bakıp meyperest olam gül cemalinden.
Ebedilikten bir pay dudağında bulunur,
Bir öpücüğün ile ölen tekrar doğrulur.
ihsan edeceksen ey yâr bir buse yada kaş,
Seni inan beklerim geçse de onlarca yaş.
Çekse bu hasretimi tas çatlar, ağaç kurur,
Derviş de mürşidinden makamca âli olur.
Özleminle geçiyor her dakika, her saat,
Vay ki ne gündüzlerim ne gecelerim rahat.
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 23:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!