Sen bir şehirsin bense o şehrin en kuytu köşesi kimsenin yalnız gelmeye cesaret edemediği kuytu köşe.Sen bir yağmur damlasısın bense o yağmur damlasına hasret kuru bir toprak.Üzerinde bir gül bitmeyen kuru toprak.Sen bir ateştin bense o ateşin külü,sen kibirle çıktıkça göğe ben senden çekinerek çıkardım yeryüzüne ve unutmazdım sen söndüğün anda ben kalırdım geriye sadece ben, sonra savrulmaya başlardım oradan oraya çünkü sen yoksan benim de bir anlamım yoktu.Bazen ölü bir ruhun bedeni olurdum nehirlerde, bazen bir toz bulutu... göklerde ya da küçük bir çocuğun kara ellerinde kapkara leke... Sonra ben bölüne bölüne biterdim parça parça dağılarak seninle. Hayallerim kalırdı yarım yamalak sen sönmüştün kibrinden utanarak,biliyordum ki senin hayaline yanıp tutuşsam da yanıp tutuştuğum ateş hiçbir zaman sen olamayacaktın çünkü ben varsam sen yoktun sen varsan ben...
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende