Yastığa akan sular göle karışalı
uzun zaman oldu.
Parmakları iz bırakırdı suda.
Bilirim oydu,o parmaktı.
Bir çıkıntı içinde büyüyen çocuk kadar naçardı.
Veya öyle davranırdı.
Ürkerdim yanında ve hiç bahis açmazdı.
Kıpırtılarım ardı sıra çoğaldığında
Kirpik ucundan bakardı.
Hah şimdi anladı derdim.
Bilakis anlardı.
Üçer beşer çıkardım merdivenleri üç-beş sene önce.
Gözlerimin içinin güldüğünü söylediğinde
İkinci kattaydık,tam yirmi birimde.
Unutmamak için aldığım notlar hep çöpte.
Esame sorardı bana yağmurlu günlerde.
Çarşamba'da bulurdum kendimi cumaları.
Yarın hep tatildi bana aslında.
Yüreklerimiz çakıştığında gidesi geldi.
Gözlerimi severdi.
Parlak dehlizlerden konuşurdu.
Saçlarım sadece ona sarıydı.
Ona pervasız.
Meğer göz parlaklığı,göz sevdası
onu gördüğüm yüzündenmiş.
Işıklar söneli çok oldu.
Bakamazdım ki zaten ışığa,
Baş ağrılarımı arttırırdı.
Kayıt Tarihi : 19.8.2014 13:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
KARANLIK
Son ışık söneli nice zamandır;
Rüyalar! Yeniden önüme düşün!
Yardan ayrı geçen uzun yıllarda
Hülyası bulunmaz bir anlık düşün.
Yayını kalbime Ayzıt (*) asalı
Başka bir eldenim, katı yasalı.
Burda koskoca bir gönül masalı
Kaybolur içinde bir damla yaşın.
Aşkı için verince bu kadar emek
Varlıktan sıyrılıp ruh olmak gerek.
Ey zaman, ey dünya! Geri gelmemek
Üzere sizler de benimle koşun!..
Hüseyin Nihal Atsız
Değişik bir tarz, okutmayı başaran...
Sevdim.
TÜM YORUMLAR (19)