Sen mutsuzlukla çırpınan adam,
ceplerine doldurduğun yalnızlıkları
ve içini dağlayan kederi ekerken geceye,
çiçek açar acılar yüreğinde.
İşte o an ahmaklığın ağırlığı çöker yüreğine.
Durul önce, sararmış yapraklarından arın ve özgürlüğüne emekle..
Sus... çok konuşma mesela, çok düşünme,
ıslatma yanaklarını gözyaşınla.
Unutmak, unutulanın acısıdır bilirim.
Umutlanmak farkirin ekmeği...
Sen mutsuzlukla dans eden adam,
haksızlığın melodisine kapa kulaklarını,
eskimiş gülümsemelerinle vedalaş,
sarmala kimsesizliğin belini,
değdir dudaklarını karanlığın göbeğine.
Varsın griye çalsın ızdırabın darbukası,
sen özgürlüğüne raks et.
Özlemin parıltısı alırsa gözlerini,
çaresizliğin gölgesine sığın.
Unutma ki yarı yolda kalana ilk kucak açan çaresizliktir.
Alabildiğine aç kollarını ve sarıl, sarıl, sarıl çaresizliğine...
Sen mutsuzlukla sevişen adam,
aldatılmışlığın şehvetli öpücükleri sarar tenini bilirim.
Kemiklerini eritir kavuşamamanın hüznü, iliklerine kadar kavrulur durursun. Ne gören olur, ne duyan, ne de soran...
Sen mutsuzlukla boğuşan adam,
karaladığın bütün defterlerini yırt gitsin,
boğazına düğümlenen nefreti yut gitsin,
eğer öleceksende özgürlüğüne göm kendini.
Belki yeni bir sen filizlenir, yeşerir gökyüzünün mavisine...
Unut-ma! herkesin bir gölgesi vardır, ışığına adımla...!
Murat BolatKayıt Tarihi : 25.2.2012 22:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!