Kuzey Irak yönetimiyle ülkemiz arasında her iki tarafın da lehine ve çıkarlarına uygun uzun vadeli bir petrol anlaşması yapılmasının hemen ardından Irak ve Suriye’de belli ki çok daha önceden organize edilip hazırlanmış ve pusuya yatırılıp beklemeye alınmış DAEŞ adlı bir örgüt ortaya çıkıverdi birden.
Öyle bir ortaya çıkıştı ki bu, özellikle de daha çok Sünni Arapların yaşamış olduğu Orta Irak’ta hem de çok kısa bir zamanda ortalığı (deyim yerindeyse) tam bir hallaç pamuğu gibi attı. Irak hükümetinin ordusu DAEŞ önünden öyle bir kaçtı ki ayaklarına pantolonlarını bile zor giydiler. Bu kaçışta ellerinde ne kadar silahları varsa hepsini DAEŞ’e bıraktılar. Öyle bir kaçış yani…
Aslında bu örgütün varlığı uzun zamandan beri biliniyordu zaten ama eylemleri çok sınırlı bir çerçevede kalıyordu. Demek ki bu sınırlı kalma durumu bir tür ısınma hareketiymiş ki kendilerine ışık yakılır yakılmaz bir anda fırtına gibi esmeye başladılar. Çok iyi tahkimat yapıp iyi hazırlanmışlar ve bir de sponsorları gerçekten çok çok iyi olmalı ki bir anda hedeflerine neredeyse tümüyle ulaştılar denilebilir.
Ama öte yandan ne ilginçtir ki Kuzey Irak Yönetimi’nin tasarrufundaki topraklara asla girmedi bu DAEŞ. Yönünü Irak’ta güneye Suriye’de de Batıya ve Kuzeybatı ’ya çevirdi. Denilebilir ki “Hedefleri Şii İslam’dı bu sebeple Kuzey Irak’a yönelmediler.” Bu gerekçenin tutarlı yanı var ama asıl neden bu mu acaba?
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta