İshtar! gözlerine dokunamadığım bir akşam üstü hatırlat bana. koşup yakmalıyım karanlığını. çocukların seslerinde bir ışık ordusu kurmalıyım. ishtar! gözlerine yuva kursun evsiz turnalar, bakışlarına sığınsın uçurtmalar. sen Fatîmî kızı, sen çoban yıldızı, kalbimin soylu hırsızı şimdi nerdesin, nerde gülüşlerini sakladığın bacasız evler, kırlangıçsız tepeler... yokluğuna peşkeş çekilen sahte masallarla büyüyor bebekler, okul yollarında gözleri bağlanmış, silah ve savaşları ezberliyor çocuklar.
İshtar! ey sürmeli gözleriyle yüreğimi dağlayan esmer, ey yaşama sevinci, kutsal toprak, el değmemiş incelik; ruhum yorgun, ruhum bezgin, ruhum paramparça. acıyla bilenmiş ömür, umarsız bir yağma akşamı. gel kurtar İshtar, gel kurtar beni! ölümlü bedenimi sunmadan gece kuşlarına, avut kedere bulaşmış yüreğimi; avut İshtar, avut...
uzak köy akşamlarında evlerinin avlusunda yağmuru seyreden yırtık çoraplı çocuklar gibiyim. düşümde gece prenslerinin bağdaş kurduğu köy sofraları, düşümde anne eliyle hazırlanan sıcak çorba. düşümde diyorum İshtar, düşümde; nasıl anlatmalıyım, ölümsüzlüğünü ilan ettiğim düşümde.
İshtar! sonsuzluğun İshtar'ı, çocukluğumun İshtar'ı! geceye bilenmiş yıldızlar gibi bekleyeceğim seni.
Ulvi KoçuKayıt Tarihi : 13.12.2013 20:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Haziran 2013
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!