Sadece yüreğimle dokunabildiğim yerdesin şimdi
Kim bilir hangi rüzgarlar çarpar buğday tenine
Ben hiç böyle sitem etmemiştim hayata
Ve hiçbir zaman parmaklarım sarılmamıştı sigaraya bu kadar
Gece kesik uykulara talim gözlerim
Beynimde firari yarasalar, infaz mahkemeleri
Doğarken şekerimi fazla kaçırmışlar,
Sıradan bir yaşamın emanetçisiyim.
Farkım yok szilerden; sonum toprak,
Gelipte gidenlerin takipçisiyim.
Lakin gözlerim hayata değdiğinden beri,
Ne yalana yanar yüreğim
ne yandığı yalandır
dilemma benim adım
iklimsiz bir ülkede
en sonbaharı ben yaşarım
ne inandığım doğrudur
Ne zaman yüz sürsem köyümdeki evime
Taze pişmiş ekmek kokusu annemin ellerinde
Kaşla göz arasında..
Dumanı üstünde bir tarhana çorbası önümde
Gitmediğim zamanlarda..
İçimde, taaa derinlerde bir sızı
Kırılmış kanadım, bükülmüş boynum
Öylesine durgun, öyle yorgunum
Bilemem nereye varacak sonum
Yaramadı gurbet bana be annem
Uzanacak dost eli kalmamış gayrı
Hani ağaç salar ya gövdesini toprağa
Sarar ya kökleri toprağı sımsıkı
Aşkta öyle işler bedenine
Öyle ki iliklerinde hissedersin onu
Vazgeçemezsin, bırakamazsın
Gün be gün büyür içinde
Yumuk yumuktu gözleri, minnacıktı elleri,
Ağlamaklı duruyordu acep neydi ki derdi...
Cebinde bir resim vardı, babasına aitmiş
Büyüynce 'Ben de asker olacağım dermiş'
Boğazım kuruyor
Susuyorum
Su verin demek istiyorum
Diyemiyorum
Susuyorum
Kaç gündür içmedim
Gözlerin yok mu gözlerin
Sessizliğin içindeki fırtına
Yegane zenginliğim.
Kor alevden bir çift elmas,
Gözlerin yok mu gözlerin;
Yüreğime akan çağlayan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!